2012 BİTERKEN !
2012 biterken Bir yıl daha geride kaldı denilir, 2012 böyle olmadı, geride kalmadı. Bütün hak kayıplarıyla ve geleceklerle birlikte 2013´e devretti.
2012 biterken Bir yıl daha geride kaldı denilir, 2012 böyle olmadı, geride kalmadı. Bütün hak kayıplarıyla ve geleceklerle birlikte 2013’e devretti.
Neyi mi devretti?
Torbaların içine saklanarak gelen işçi sürgünlerini, grev yasaklamalannı, göz göre göre yasa dışı işten atmaları, bizzat hükümet tarafından yapılan TIS gasplarını, sendikalara darbeye yasa kılıflarını, kıdem tazminatına istenildiği zaman dokunulabileceği mesajlannı, 1 Mayıs’ın işçilerin birliği değil bölünmesi olduğunu, giderek artan sayıdaki işçi ölümlerini, memura sadaka boyutundaki zammın bile binbir eziyetle verilebildiğini, daha bir yıl geçmeden birbirine düşen konfederasyon yönetimlerini… Bunlar 2012’de emek cephesinde ilk göze çarpanlar.
Perşembenin gelişi çarşambadan belli ise 2013 u düşünmek bile istemiyor insan. Ama her yeni yıl daha çok umut demektir. Geçen yılın sonunda "kayıplan saymıyorum" demiştim. Bu yıl ise kayıpları hesaba katarak yürünmeli diyorum. Çünkü kayıplar, AKP hükümetinin ustalaşmasıyla birlikte daha da büyüdü, "geride kalsın önümüze bakalım" denemeyecek kadar büyük. 2013’te kıdem tazminatı fonunun geleceği de artık aşikar. İşçi sınıfının eli maalesef ki zayıf.
En büyük işçi konfederasyonu Türk-İş, üç parça. DİSK’te de durum pek farklı gözükmüyor. Genel Merkez’den çatırtılar duyuluyor. Hak-İş ise bu durumdan oldukça mutludur. Neden olmasın? Sendikalar Yasası, tam istediği gibi çıktı. Her iş kolunda bir sendika kurma hedeflerine hiçbir engele takılmadan ilerliyorlar ve baraj yeni sendikalar için sıfır. Gelsin 2013(!) Böylesi bir sendikal tablo karşısında işi kolay olan sadece Hak-İş değil, asıl mutlu olan bizzat hükümet.
Kıdem Tazminatı Fonu da, taşeronluk sistemindeki değişiklikler de, esnek çalışma biçimleri de bir bir geçer. İşçinin kırmızı çizgisi mi? İşte umut bu kısacık cümlede. İşçi sınıfının kırmızı çizgisini hatırlayan sınırlı sayıdaki sendikacının dışında kalanlar eğer hangi koltuklarda oturduklarını da hatırlar iseler o zaman umut olmaktan çıkıp gerçek olacak zafer. 2012 sendikalı olduğu için, en çok işçinin işten atıldığı, çalışma ve sendikalar yasası ihlal edildiği için direnişlerin, en çok başlatıldığı ve sonuç almamadan bitirilmek zorunda kalındığı yıl oldu.
En büyük yasal hak kayıplarını da unutmamak gerek. Hani yeni yıl için dilek dilenir ya? Ben de bu en çokların yön değiştirdiği bir yıl diliyorum. Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel’le telefonda konuştuk.
Başkan telefonu kapatırken, 2013 dileklerinde "nerede zulüm gören varsa, onların kurtuluş yılı olsun." dedi. Katılmamak mümkün değil. Zalimlerin zulmünden kurtulmak için harekete geçmek gerek. O zaman, 2013 zalimlere karşı başlayan isyanın daha da büyüyeceği, özgürlük meşalesinin daha güçleneceği bir yıl olsun.
Güzel günler görelim, hep beraber, kardeşçe motorlarımızı maviliklere sürelim. Hava-İş Sendikası’nın bir sloganı var, birlikte ve birlikle kazanacağız diye. Örgütlenmeyi çok güzel özetliyor. Kazanmak ancak birlik olunca ve birlikte mümkün, tek başına kurtuluş yok. Birlikte ve birlikle nice yeni yıllara.