15-16 HAZİRAN 2010 İŞÇİ DİRENİŞİ
SİZ görevinizden istifa ediyorsunuz. İstifa karşılığı notere gidip para ödüyor musunuz? İşçiler ödüyor 126 Lira
İşçi sendikalı olmak istiyor. Bunun için de, notere gidiyor, 40 lira ödüyor.
Notere gitmek için, üstelik bir iş gününden, günlük yevmiyesinden vazgeçmesi gerek.
Eğer o işçi asgari ücretle çalışıyorsa, sendikasını değiştirip, yeni sendikaya girmesi ve günlük ücretinden vazgeçmesi, ona ücretinin üçte birine mal oluyor. MALİyeti iki yüz lirayı geçiyor.
15-16 Haziran büyük işçi direnişi üzerinden kırk yıl geçiyor. 1970’de işçiler DİSK’i tasfiye niyetiyle hazırlanan bir tasarıya karşı direniyor. DİSK’e bağlı işçilere Türk-İş üyesi işçiler de katılınca, 15-16 Haziran tarihsel bir direnişe dönüşüyor.
BÜYÜK SUÇ
Dün ve bugünkü direnişin nedeni ise, hem 15-16 Haziran’ı anmak, hem de, yukarda bir örneğini verdiğim gibi, işçilerin sendikal hakları önündeki engelleri protesto etmek.
Norveç’in nüfus 4.5 milyon. Norveç’te sendikalı işçi sayısı bir milyon. Nüfusun yüzde 25’i sendikalı.
Türkiye 72 milyon. Türkiye’de toplu sözleşmeli grev hakkına sahip sendikalı işçi sayısı 600 bin. Nüfusun yüzde birinden bile az. Bugün protestoların arkasında bu vahim gerçek yatıyor.
12 Eylül askeri darbe döneminde bile, sendikalı işçi sayısı 2.5 milyon. Aradan otuz yıl geçiyor, istihdam artıyor, ama sendikalı işçi sayısı geriliyor.
Otuz yıl önce, Mahmutpaşa’da küçük bir tekstil atölyesinde çalışan işçiler bile toplu sözleşme ve grev hakkına sahip iken, bugün bir kaç bin işçinin çalıştığı fabrikalarda bu hak yok.
Sendikalı olmak isteyen işçinin hali duman. Önce işten atılıyor, olay mahkemeye yansıyor, mahkeme en az iki yıl sürüyor, derken Yargıtay, bir yıl da o, üç yıl işsiz geçiyor. Kolay değil, ne demek, felaket.
Günümüzde sendikalı olmayı istemek büyük suç.
BAKAN MEMNUN
İnsan hakları, çalışma hakkı açısından bu rezil durum bugün hala nasıl sürüyor?
Uluslararası kuruluşların bastırmasına, ILO ya da AB’nin bütün ısrarlarına ve raporlarına rağmen, Çalışma Bakanı Ömer Dinçer kolayını buluyor:
“Siz sendikalar daha kendi aranızda anlaşamıyorsunuz, biriniz bu, diğeriniz öteki maddeye itiraz ediyor, benim yapacağım bir şey yok.”
İşçi ve iş veren sendikalarının kendi aralarındaki anlaşmazlık doğru. Çalışma Bakanı onları bir araya getireceğine, onların aralarındaki sorunlardan yararlanıp, sendikalı olmayı askıya alıyor.
Ne de olsa, sendikasız hayat hükümet için bulunmaz nimet.