100. UÇK VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
2019´da dalya demeye hazırlanan Uluslararası Çalışma Örgütü´nün (UÇÖ/ILO) kural koyucu en üst organı Uluslararası Çalışma Konferansı (UÇK), 1-17 Haziran 2011 tarihlerinde 100. toplantısını gerçekleştiriyor.

2019’da "dalya" demeye hazırlanan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (UÇÖ/ILO) kural koyucu en üst organı Uluslararası Çalışma Konferansı (UÇK), 1-17 Haziran 2011 tarihlerinde 100. toplantısını gerçekleştiriyor.
Dünyanın en yaşlı tek uluslararası kuruluşudur UÇÖ. Yapısı içinde kurulduğu Milletler Cemiyeti’nin İkinci Dünya Savaşı’yla dağılmasına karşın Philadelphia Bildirgesi ‘yle felsefesini yenileyip kurumsal varlığını sürdürdü. 1919’da, "evrensel ve kalıcı bir barış, ancak sosyal adalete dayalı olarak kurulabilir" diyerek yola çıkmıştı. 1944’te, insan hakları yaklaşımıyla dayandığı ilke ve değerleri güçlendirdi. "Yoksulluk, nerede olursa olsun, tüm insanların refahı için tehlike oluşturur" diyerek "tüm insanlara ırk, inanç ve cinsiyetleri ne olursa olsun, özgürlük, onur ve ekonomik güvenlik içinde ve fırsat eşitliğiyle maddi ilerlemelerini ve manevi gelişmelerini izleme ve gerçekleştirmeye çalışma hakkı" tanıyarak sosyal adaletin içini doldurdu.
UÇÖ, 1980’li yıllardaki "ultra-liberal karşıdevrim"in, dünyada ve ülkelerde sosyal eşitsizlikleri alabildiğine derinleştirip gelir dağılımını bozan acımasız ekonomik ve sosyal sonuçlarının yaşanması üzerine, gündeminden düşürdüğü sosyal adaleti 1990’li yıllardan başlayarak yeniden anımsadı / anımsattı. "Temel Haklar ve İlkeler Bildirgesi" (1998) ile "Hakça Bir Küreselleşme için Sosyal Adalet UÇÖ Bildirgesi" (2008), bu yaklaşımın başlıca "yumuşak hukuk" belgeleridir.
"Uzmanlar Komisyonu 2011" raporunda; Türkiye’nin onayladığı sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini bir kez daha ortaya koyuyor. Rapor göndermeme, aykırı kuralları değiştirmeme, 100. UÇK ve Düşündürdükleri istenen bilgi ve belgeleri iletmeme, sendikaların yakınmalarına yanıt vermeme gibi eleştirilerini üzülerek(!) yineliyor. Özellikle 2821, 2822 ve 4688 sayılı yasalann, 87 ve 98 sayılı sözleşmelere aykırılığı süren kurallarının dökümünü yapıyor. ÇSGB’nin "yasak savma" yaklaşımıyla görevlendirdiği "bilim kurulu" taslağına ilişkin olumlu ve olumsuz değerlendirmelerini sıralıyor. Bunların bir bölümünü ele almak bile "Emek Dünyası"na ayrılan sayfanın tümüne sığmaz!
12 Eylül sonrasından beri, Türkiye-UÇÖ ilişkilerini, özellikle sendikal haklardaki gelişmeleri, sayısını bilmediğim tasan ve taslakları izler dururum… UÇÖ’yü "oyalama ve atlatma" politikasının doruğuna ulaştığı ANAP döneminde, "aykırılıkların sonu gelmeyecek mi" diye sornıuştum, umutsuzca… Ondan aşağı kalmayan AKP dönemindeki bir yazımın başlığı ise şuydu: "Yine ILO Mevsimi Geldi, Yine Taslaklar Hazırlandı!"
Siz olsanız, usanmaz mısınız? Çöplüğe dönüştürülen taslaklara harcadığınız emeğe üzülmez, sizinle alay edildiğini düşünmez misiniz? Üstelik onca tasan ve taslak, anayasa taslaklannda da olduğu gibi, "cami avlusuna bırakılan bebek" konumuna düşürülmüşse!
Artık biliyorum, hiçbir zaman, aykınlıklann sonu gelmeyecek! Hem hükümet(ler), hem işverenler (TİSK ve TÜSÎAD), hem de işçi ve memur sendikalanndan gelecek karşı çıkışlar, direnmeler nedeniyle, 87 ve 98’in özüne uygun, gerçekten özgür ve özerk bir sendika ve toplu pazarlık düzeni kurulamayacak! Anayasa Mahkemesi’nin karanna karşın gözünü devlet bütçesine dikmiş "nicel olarak" büyük iki memur konfederasyonu oldukça, anayasadan birkaç aykın kural kaldınp yenilerini yazdıkça, kimi anayasa taslak ya da raporlannda sosyal haklar göz ardı edildikçe, "worker" sözcüğüyle 87 yorumu yapan ve ne UÇÖ’nün adını ne de "zırvaladığını" bilen sendika uzmanlan oldukça, ulusalüstü sosyal insan haklan hukukuna ? uygun düzenlemeler için umutlu olabilir misiniz?
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin kararlanna uymayan bir hükümet için UÇÖ komisyon ve komitelerinin rapor ve kararlannın ne önemi olabilir ki!