İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü dolayısıyla çalışırken hayatını kaybeden çocuk işçilere ilişkin bir rapor yayınladı.
Rapora göre; Türkiye nüfusunun yüzde 28’ini oluşturan çocukların, 2018’de işgücüne katılım oranı yüzde 2’ye yükseldi. “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı” ilan edilen 2018’de çocuk işçi sayısı 7 bin arttı ve Türkiye’de, en çok çocuk iş cinayetinin yaşandığı yıl oldu.
Raporda verilen bilgilere göre; çalışan çocukların yüzde 41.4’ü “hane halkı gelirine katkıda bulunmak”, yüzde 28.7’si “hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak” amacıyla çalışmak zorunda olduğunu belirtiyor.
Bu çocukların yansı çalışmak zorunda olduğu için okula da devam edemedi.
2016 TÜİK verilerine göre beş çocuktan dördü kayıt dışı çalışıyor. Türkiye genelinde 6-17 yaş grubundaki çocukların haftalık ortalama fiili çalışma süresi 40 saati bulurken, bu süre 15- 17 yaş grubundaki çocuklar için 45.8 saat. Okula devam etmeyen çocuklar içinse haftalık ortalama fiili çalışma süresi 54.3 saat ile Türkiye ortalamasının dahi üstünde.
Raporda özetle şu bilgilere yer verildi:
KÜÇÜK TARIM İŞÇİLERİ
Sürekli adreslerinde kısa süreli kalan ve göçebe çalışma yaşamları olan mevsimlik tarım iş-çisi çocukların yarısından fazlası okula gidememekte ya da devam edememektedir. Gezici mevsimlik tarım işçiliği ise tarım işçiliğinden de farklı olarak özellikle çocuk işçiler için pek çok risk barındırmaktadır. Güneşe maruz kalma, böcek ısırması, tarım kimyasallarıyla temas etme, eğilerek çalışma, ağır yük taşıma gibi risklerin yanı sıra gezici mevsimlik tarım işçisi çocuklar naylon çadırlarda yaşama, yeterli beslenememe, temiz suya ulaşamama, okula gidememe gibi pek çok riskle de karşı karşıyadır.
HİZMET VE SANAYİ SEKTÖRÜ
Hizmetler sektöründe çalışan çocuklar genel olarak ayakkabı boyacılığı, seyyar satıcılık, araba camı silme, atık toplama gibi işlerde çalışırken, bu işler genel olarak kalabalık şehir merkezlerinde ve tehlikeli ortamlardadır.
Dengeli ve yeterli beslenmeyen, bir kısmı ise geceyi sokakta veya çöplüklerde geçiren çocukların çalışmaları haftanın yedi günü ve günlük 14 saate varan çalışma saati bulabilmektedir. Üst solunum yolu enfeksiyonları, kurşun ve cıva gibi maddelerin etkilerine maruz kalma ve parazit kapma, fiziksel şiddet ve cinsel taciz sokakta çalışan çocukların en sık maruz kaldığı risklerdir.
Sanayide çalışan çocuklar ise uzun çalışma süreleri, tozlar, boya, vernik gibi kimyasallar, ağır yük taşıma, gürültülü ortamda çalışma, uzun süreli ayakta çalışma, tehlikeli donanım gibi birçok riske maruz kalmaktadırlar.
GÖÇMEN ÇOCUKLAR KARIN TOKLUĞUNA
Türkiye’de bulunan yaklaşık 5 milyon göçmen nüfusunun yansı çocuktur. Özellikle Suriyeli sığınmacı çocuklar, emek piyasasında daha kötü koşullarda ve düşük ücretlerle çalışmakta ve ayrımcılığa uğramaktadırlar. Özellikle küçük işletmelerde, ucuza ve uzun sürelerle çalışabilecek ve ücret pazarlığına girmeyecek, temel işçi haklarını aramayacak, her türlü çalışma koşulunu kabul edecek mülteci çocukları karın tokluğuna çalıştırmaktadır.
Suriyeli çocuk işçiler, yoğun olarak tekstil sektörü olmak üzere hizmet, sanayi, tarım, mevsimlik tarım işçiliği, inşaat işçiliği, çobanlık, gar-sonluk, tezgâhtarlık gibi alanlarda çoğunlukla da kaçak olarak çalışmaktadır.
STAJYER-ÇIRAK=UCUZ İŞGÜCÜ
Türkiye’de yasal kılıf altında meşrulaştırılan çıraklık ve “mesleki eğitim” adıyla stajyerlik de çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimleridir. Çırak ve stajyer çocuklar, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinden uzak, sosyal güvenlik korumasından uzak bir biçimde çoğu zaman yetişkinlerle aynı iş yaptırılarak çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.
Alana ilişkin yasal düzenlemelerin ve politikaların tümü, çıraklık ve stajyerliğin artmasına neden olmuş, sermayenin ucuz ve vasıfsız işgücü ihtiyacını karşılamak üzere politikalar izlenmiştir. Bugün sayısı 1.5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsü ve 4 4 4 eğitim sisteminin, çocukları işçileştirme üzerine kurulu politikası bunun bir göstergesidir.