Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
21 Ekim 2011
10 SORUDA WALL STREET EYLEMLERİ

Bir ay önce önce Aşağı Manhattan´da Zuccotti parkı yakınlarında başlatılan, Wall Street´i İşgal Et dalgası ABD´yi sallamaya devam ediyor. Eylemler küresel bir boyut kazandı; 15 Ekim küresel eylem gününde 82 ülkedı geniş kitleler sokakları mesken tuttular. Gelin süreci anlamaya çalışalım.

10 SORUDA WALL STREET EYLEMLERİ

10’da10 soruda Wall Street eylemleri

1. Wall Street eylemleri nasıl filizlendi?

       Her şey Kanada merkezli alternatif kültür derI gisi Adbusters’ın bir çağrısıyla başladı. İlk günI lerde davete icabet edenlerin sayısının azlığı I ? alay konusu bile edildi. Reklamdaki gibi "Her şeyin bir zamanı var" diye düşünenler değil, "Şimdi değilse ne zaman?" sorusundan yola çıkanlar haklı çıktılar, hareket ivme kazandı. Aslında 2007’de başlayan ekonomik krizin giderek geniş kidelerin canını daha fazla yakmaya başlaması Wall Street eylemcilerinin destek bulmasında önemli rol oynadı. İşsizlik oranı yüzde 9.1’de seyrederken, Latin kökenlilerde yüzde 11.3’e, siyahlarda ise yüzde 16.8’e yükseliyordu. Dönüp 29 Bunalımı’nın tarihine bakanlar da, kidesel direnişlerin 29’da, 30’da değil asıl 1935’ten sonra başladığına dikkat çekiyor. Eylemciler Zuccotti parkının adını "Özgürlük Meydanı" olarak değiştirirken Mısır’ın Tahrir Meydanı’ndan ilham aldıklarını açıkça ifade ediyorlardı. Mayıs’ta başak veren Madrid’in Puerta del Sol Meydanı merkez üslü İspanya "öfkeliler hareketi", Atina’nın Sintagma Meydanı’ndaki kararlı direniş, Şili öğrencilerinin geniş kide desteği kazanan eylemleri, İsrail orta sınıflarının "artık yeter!" çığlığı Wall Street ayaklanmasının koşullarının olgunlaştığına delalet ediyordu.

2. Eylemler neden Wall Street’i hedef alıyor?

       Amerikan kapitalizminin, hatta dünya kapitalizminin sinir merkezi Wall Street kabul edilebilir. Dünyayı sistemik bir krize sürükleyen neo-liberal yeniden yapılanma, sermayenin önünü açan, geliri yoksul ve orta sınıflardan zenginlere doğru yeniden paylaştıran düzenlemeler içeriyordu. Küreselleşme ise bu zihniyeti yarı-kapitalist, kapitalist olmayan ve prekapitalist mekanlara yayarak Roza Lüksemburg’u haklı çıkarmıştı. Sürecin son halkası finansallaşma ise, insanlara kazanmadıkları geliri harcama olanağı verirken, geçici de olsa eksik talep sorununa çözüm sağlayarak küresel sermayeye nefes aldırıyor, ama sonunda reel gelirleri sürekli gerileyen geniş kitleleri borç bataklığına sürüklüyordu. 2007’de ABD yıllık üretiminin yüzde 350’sine varan borç balonu Wall Street’in iblisçe planlan sonucu şişmişti. Finans sektörü karların yüzde 40’ına el koyar hale gelmişti. Kriz halkı derin bir sefalete sürüklerken, vergi mükelleflerinin cebinden bankalara aktarılan paralarla finans kapital utanmazca sefa sürmeye devam ediyordu. Mother Jones dergisine göre 2008’de 1 milyon doların üzerinde ikramiye ödenen Wall Street mensuplarının sayısı tam 4793’tü. 2009’da ise dudakları uçuklatan bir rakam, 140 milyar dolar ikramiye dağıtılmıştı. Üstelik Amerika’nın en parlak beyinleri (keza Türkiye’nin ve diğer bir çok ülkenin), mühendislikten, fizikten en iyi derecelerle mezun "rocket scientist" diye adlandırılan tipler Wall Street’çe devşiriliyorlar, üretici faaliyedere en ufak bir katkıda bulunmadan IQ’larını Anansın hizmetine seferber ediyorlardı. James Petras, Wall Street isminin ABD’de tüm kötülüklerin kaynağı ve sembolü olduğunu düşünüyor. Petras’a göre ayrıca VVall Street ülkedeki büyük eşitsizliklerin temsilidir de. New York’ta özellikle Manhattan’da nüfusun yüzde 1’lik kesimi zenginliklerin yüzde 60’ını kontrol eder. Özetle, "VVall Street için iyi olan Amerika, giderek dünya için kötüdür" sözü pek yanlış görünmüyor.

3. Kim bu Wall Street isyankarları?

       Biz eylemlerin arkasında hep bir örgüt aranmasına alışığızdır. Bu kez tersi oluyor, "nerede örgüt?" diye şikâyeder yükseliyor. Amerika’da onyıllardır toplumsal mücadelelerin içinde bulunmuş bir öğretim üyesi Frances Fox Piven bu durumu, "Sizin öngördüğünüz gibi bir örgüt değiller. Ama sorun uyum ve koordinasyonsa evet örgüder" diye açıklıyor. Gerçekten de WaII Street eylemcilerinin her birinin eşit söz sahibi olduğu bir Genel Meclisleri var, tüm kararlar uzlaşma ile alını?yor. Doğrudan demokrasinin güzel örnekleri sergileniyor. 11 Eylül 2001’den beri akamete uğrayan küreselleşme karşıtı eylemlerin, 99 Seattle zaferinin tüm entelektüel mirası hatırlanıyor, hafızalar tazeleniyor. Felsefeci Slavoj Zizek, Antonio Negri’nin kalem arkadaşı eleştirel terörist Michael Hardt gibi isimler hem eylemcilere destek veriyor, hem de deneyimlerini paylaşıyor. Anarşizm üzerine çalışan, Madagascar’da yerlilerin uzlaşma yöntemleri üzerinde araştırmalar yapan David Graebel gösterilerin planlanması sürecinde altı hafta çalışmış, eylemlerin üçüncü gününde işe damgasını vurmamak için çekilmiş. Belki zaman içinde hareketin sözcüleri ortaya çıkacak, hiyerarşik olmayan bir yapı şekillenecek, ama şu aşamada en önemlisi bürokratik yapılara teslim olunmamasn Judith Stein’a göre meydanda dört çeşit insan var. Birinci grup gençler, özellikle Obama’dan sıda sıyrılan, sandık politikalarına artık bel bağlamayanlar. İkinci grup, kadın hareketi, ekolojik hareket gibi toplumsal hareketlerdeki deneyimlerini buraya aktaranlar. Üçüncüsü, ezeli sistem muhalifleri. Dördüncüsü, medya toplumunun efsununa kapılıp, olup biteni yerinde görmek için şenliğe koşanlar. Tabii bunların çoğu işsiz, dışlanmış, emeklilik geliriyle geçinemeyen ezilenler. Zaman içerisinde sendikaların desteğinin artması da harekete güç veriyor, örgütienme deneyimlerinin akmasını sağlıyor. 4

4. Eylemler toplumun yüzde 99’u adına yüzde ı’i hedef alıyor. Gerçekten gelir ve servet göstergeleri bu denli vahim mi?

       Nobel ödüllü Keynesyen iktisatçı Joseph Stiglitz Mayıs ayında Vanity Fair dergisinde, "ABD’nin yüzde 1 için yüzde 1 tarafından" yönetildiğini somut örnekleriyle ortaya koydu. Gelir eşitsizliğinde Amerika’nın Oligarkların Rusyası ve İran ile aşık atabileceğini öne sürdü. OECD’nin nüfusun en yüksek gelir kazanan yüzde 2o’sini temel alan istatistiklerine göre, 30 ülke arasında ABD gelir adaletsizliğinin en berbat olduğu üçüncü ülke (en alt sırada Meksika bir üstünde ise haliyle Türkiye bulunuyor). ABD’de nüfusun yüzde ı’lik "kaymağın kaymağı" tabakası ser- t vetin yüzde 40’ına sahipken, gelirin de yüzde 24’üne el koyuyor; ülkenin hisse senederinin ve tahvillerinin yüzde 51’ini portföyünde bulundururken, borçların sadece yüzde 5’ini ödemek zorunda. Durum Latinler ve siyahlar için bekleneceği üzere daha da vahim. Örneğin beyazların yüzde 15’inin mal varlığı sıfır veya negatif iken, bu oran Latinler için yüzde 3i’e, siyahlar için yüzde 3 5’e yükseliyor.

5. Tüm bu insanlar neden şikayetçiler?

       Bir ufukları, bir amaçlan, sistematik bir fikirleri olmadığı yolundaki eleştirilere karşı New York Şehri Genel Meclisi nal gibi bir "İddianame" hazırladı. Öncelikle çok uluslu şirketlerin "kârı insanın, kişisel çıkarı adaletin, baskıyı eşitliğin" üzerinde tutan zihniyeti mahkum ediliyor. 21 maddelik bir manifestoyla sistemin tüm habasetleri gözler önüne seriliyor. 

        Kanunsuz hacizlerden, vergi mükelleflerinin cebinden banka kurtarmaya; toplumsal cinsiyet, renk, yaş ayrımcılığından, adalet sistemine; bir insan hakkı kabul edilen eğitimin piyasalaşmasından, emek kazananlarının gaspedilmesine; mahremiyetin bile metalaştırılmasından, masum sivillerin öldürülmesine, işkenceye kadar varan emperyalist politikalara uzanan bu metine www.com-mandreams.org adresinden erişim mümkün.

6. Peki eylemciler taleplerini niye doğrudan ifade etmiyor?

       Gözler önüne serdikleri manzaranın gerçekli1 ğine itiraz edemeyenler onları somut talepler M ortaya koyamamakla suçluyor. Öncelikle yüzde 99’u kapsama iddiasındaki bir hareketin bu konuda biraz tedbirli davranmasını anlamak mümkün. Taleplerini net bir biçimde sıralamalarının hareketi sınırlı bir alana hapsedebileceğini öngörmek de gerekiyor. Ayrıca talepler ortaya dökülünce, gerçekçi olmadıkları, ayaklarının yere basmadığı üzerinden medyada isterik bir saldırı başlayacağından kimsenin şüphesi olmasın. Zaman içerisinde kapitalist sistemin tam göbeğini hedefleyen, Wall Street’le uzlaşmayı, çok uluslu şirkederle orta yolu bulmayı kabullenmeyen, yüzde 99’un topunu hoşnut etmese de toplumun büyük çoğunluğunu kapsayan, "geçiş talepleri" esprisinde bir liste şekillenecektir. Unutmayalım ki sistem savunucuları talepleri kabul etmeye niyetli oldukları için değil, hareketi buradan vurmayı planladıklarından "konuş" diye tepiniyorlar.

7. Wall Street’i İşgal eylemi bütün dünyanın ilgi odağı olmayı nasıl başardı?

       MAI’ye (çok taraflı yatırım anlaşması) karşı direniş eylemlerinden başlayarak toplumsal muhalefet modern iletişim olanaklarını edan kullanmayı öğrendi. Wall Street eylemlerinde de sosyal medyadan ustaca yararlanmanın elbette payı var. Örneğin Brooklyn köprüsünde 700 göstericinin tuzağa düşürülerek gözaltına alınmasının YouTube’dan teşhiri sempatiyi, özellikle sendikaların aktif desteğini artırdı. Ama işin püf noktası, gelip geçici gösteriler yerine Tahrir Meydanı’ndaki gibi belli bir alanın mesken tutulması, burada alternatif bir yaşamın yeşermesinde yatıyor gibi (bu eylem biçiminin küresel öncülerinden biri olarak Kızılay’ın zemheri soğuğunda azimle direnen Tekel işçilerini unutmamak gerekiyor). Burada zor koşullarda tanışma, paylaşma, dayanışma derken ortak bir ruh,bir hedef, mücadele azmi, yani bir hareket doğuyor. Oraya kadar uzanamayanlar internet üzerinden "meydana teslim" pizzalar ısmarlayabiliyor, "kelepçe sökme eğitimi" gibi pratiğe yönelik şenlikli faaliyetler sürdürülebiliyor. Bireyler ellerini indiripkaldırarak doğrudan demokrasiyi hissediyor, özellikle Amerika’daki lobiciliğe, rüşvete dayanan, büyük şirketler egemenliğindeki siyasi sisteme iyice yabancılaşıyor.

8. Wall Street’i İşgal et eylemleri ABD için neden hayırlı?

       Öncelikle Çay Partisi (Tea Party) denilen reaksiyoner, gerici akımdan sahneyi devraldılar. Kamunun vergi toplamasını reddeden, sosyal programlara düşman, daha da saldırgan bir dış politika talep eden Çay Partisi hem bunalan orta sınıfların tepkilerini örgütlemiş, hem de Cumhuriyetçi partiyi daha da sağa çekerek Temsilciler Meclisi’ni ve Senato’yu bloke etmişti. Wall Street eylemlerinin milliyetçi, ırkçı, erkek egemen, korumacı, emperyal özlemlerden uzak olması, şu ana kadar sergilediği enternasyonalist çizgi sadece Amerika’nın değil tüm dünyanın hayrına. Eyleme destek verenler arasında işsizler, dışlanmışlar, üniversite harçlarını ödeyemeyen gençler, sağlık hizmederinden yararlanamayan sigortasızlar gibi sosyal nedenlerin öne çıtağı kesimler; kapitalizme, sınıflı topluma zinhar karşı olduğu için siyasi-ideolojik mülahazaların belirlediği sosyalisder, anarşisder yanında Joseph Stiglitz, Paul Krugman, Jeffrey Sachs gibi sistem içi önemli figürlerin bulunması da önemli. Çünkü Keynesyen politikalara inanan bu akil adamlar, gelir ve servet daha adil dağıtılmadan, kamu altyapı yatırımlarına, sosyal programlara ağırlık verilmeden ekonominin bu krizi adatamayacağını düşünüyor. Jeffrey Sachs’ın bir zamanlar yapısal uyum programlarını tasarlayan, Polonya ve Rusya’ya "şok terapiler" uygulayan şahsiyet olduğunu hatırlayalım.

9. "Yüzde 1’e karşı yüzde 99" sloganı aslında neoliberalizmin hangi ideolojik tezlerini çökertiyor?

       Joseph Stiglitz Amerika’daki büyük gelir dağılımı adaletsizliğinin üstünün "marjinal-üredcenlik teorisi"yle örtülmeye çalışıldığını söylüyor. Buna göre yüksek gelirlere sahip olanlar daha üredcendir ve topluma daha fazla katkı sağlar. Yaşanan finansal kriz, aksine fizikte, eczacılıkta, genetikte büyük buluşlar yapanların değil, Ponzi şemalarıyla milyarlarca dolarlık vurgunlar vuranların, milyonlarca insanın evinin haczedilmesine neden olanların zenginleştiği Wall Street rejimini gözler önüne serdi. Yüzde 99’lar hareketi bu teşhir sürecini hızlandırdı, "zenginde pişer fakire de düşer" tezinin çürütülmesine katkıda bulundu. Neo-liberal ideolojiye göre bireyler rasyonel öznelerdir. Esnek emek piyasalarında girişimcilikle, bilgilerini ve becerilerini sürekli eğitim yoluyla artırarak kendilerini pazarlamalıdır. Eğer bunu başaramayıp işsizlikle karşılaşır veya düşük ücredi işlerde çalışmak zorunda kalırlarsa, sorumluluk kendi omuzlarındadır. Aynı şekilde akılcı vatandaşlar.olarak kredi kartı borcunu ödeyememeleri, mortgage yoluyla aldıkları evlerinin haczedilmesinin vebali kendi boyunlarındadır. Yüzde 99 hareketi, bu bireyci tezleri geniş kideler nezdinde açığa çıkarma, devletin iş-aş verme, eğitim, sağlık gibi sosyal sorumluluklarını hatırlatma anlamında Amerikan toplumuna eşik adatacak gibi görünüyor.

10. Wall Street’i İşgal Eylemleri devam eder mi?

       Eylemciler kararlı olduklarını, kışı burada geçireceklerini vurguluyorlar. Eğer polis zoruyla dağıtılsalar bile Portland’dan Boston’a; Los Angeles’tan Chicago’ya tüm Amerika’yı isyan ateşi sarıyor. Immanuel Wallerstein hareketin önce kamuoyuna mâl olduğunu, sonra meşruiyet, giderek saygınlık kazandığını vurguluyor. Sönümlense dahi 1968 hareketi gibi kalıcı bir miras bırakacağına, ABD’yi pozitif yönde değiştireceğine olan inancının altını çiziyor. Tabii Zizek’in, "kendinize aşık olmayın" uyarısı önemli ama, bu arada özgüveni kaybetmemek de gerekiyor. İsterseniz bu noktada Gramşi’yi kızdırmak pahasına "aklın kötümserliğini" şimdilik ıskalayıp, "iradelin iyimserliğine" prim verelim. Bir yorumcunun bu ayaklanma, "krizden beri Amerika’nın başına gelen en iyi şey" sözünü hatırlayalım. Lenin bilindiği gibi devrimi "ezilenlerin festivali" olarak adlandırır. Madem festival başladı, arkasından devrim heyulası niye New York’un üzerinde dolaşmasın!

DİĞER HABERLER
ENFLASYON TAHMİNİ DEĞİŞİR Mİ, DEĞİŞMELİ Mİ?
ENFLASYON TAHMİNİ DEĞİŞİR Mİ, DEĞİŞMELİ Mİ?

Merkez Bankası yılın ikinci enflasyon raporunu 9 Mayıs Perşembe günü açıklayacak. Tabii ki en çok merak edilen 2024 yılının enflasyon tahmininin değişip değişmeyeceği…    

FİNANSALLAŞMANIN YENİ DÖNEMİ
FİNANSALLAŞMANIN YENİ DÖNEMİ

Finans farkında olalım veya olmayalım toplumsal yaşamın tüm dokularına nüfuz etmiş durumda. Bankamatikten para çekerken, bakiyemiz yetersizse kredi kartından nakit çekme olanağını değerlendirirken, her ay kart borcumuzun ne kadarını ödeyeceğimize karar verirken aslında finansal kararlar veriyoruz.

SOSYAL GÜVENLİK REFORMU TARTIŞMALARI VE TİSK
SOSYAL GÜVENLİK REFORMU TARTIŞMALARI VE TİSK

Türkiye’de çalışma hayatında 1993-1999 döneminin en önemli konularından biri, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun mali sorunlarının çözümü amacıyla gündeme getirilen çözüm önerileriydi.

ENFLASYON HALKIN SOYULMASIDIR!
ENFLASYON HALKIN SOYULMASIDIR!

Pahalılık en önemli toplumsal sorun. Enflasyon, emme-basma tulumba gibi halktan alıyor zenginlere aktarıyor.