1 MAYIS’IN GÜNDEMİ HER ŞEYDEN ÖNEMLİ
Bu yılki 1 Mayıs kutlamalarında alan tartışması yine ön plana geçti. 2007-2009 yılları arasında DİSK başta olmak üzere çeşitli sendika ve siyasi partilerin mücadelesi sonucunda, AKP iktidarı 1 Mayıs İşçi Bayramının Taksim´de kutlanmasını kabul etmek zorunda kaldı.
Bu yılki 1 Mayıs kutlamalarında "alan tartışması" yine ön plana geçti. 2007-2009 yılları arasında DİSK başta olmak üzere çeşitli sendika ve siyasi partilerin mücadelesi sonucunda, AKP iktidarı 1 Mayıs İşçi Bayramının Taksim’de kutlanmasını kabul etmek zorunda kaldı.
2010 yılından itibaren de 1 Mayıs, hem "Emek ve Dayanışma Günü"’ olarak yasal anlamda kabul edildi, hem de Taksim’de kutlanmaya başlandı. Üç yıl boyunca coşkulu ve kitlesel kutlamalar oldu, zaman zaman "şölen"’ havasına da büründü. Hiçbir olay da olmadı.
AKP iktidarı, 1 Mayısın Taksim’de bu şekilde kitlesel olarak kutlanmasından rahatsız olmuş ki, bu sefer "yayalaştırma projesi"’ adı altında meydanı bir şantiyeye çevirme hamlesine girişti.
Bu yıl da mevcut projeyi bahane göstererek 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını engelleme yolunu seçti. "Çözüm süreci"’ adı altında "barıştan yana" olduğunu iddia eden AKP, konu emekçi haklarına gelince "barışı"’ değil, yasaklamayı tercih ediyor.
Aslında 11 yıllık AKP iktidarı boyunca emekçiler çok ciddi hak kayıplarına uğradı, son çıkarılan 6356 sayılı yasayla mücadeleci sendikalann tasfiyesi amaçlanıyor, esnek çalışma ve taşeronlaşmanın yaygınlaşması gündemde, kamu çalışanlarının iş güvencesi kaldırılmak isteniyor, kıdem tazminatı fonu yeniden ısıtılıyor, işsizlik tırmanıyor, Türkiye Ortadoğu’da bir savaş çemberinin içine çekiliyor. Sorunlar dağ gibi…
Bu koşullarda 1 Mayıs’ın tarihsel anlamına uygun olarak mevcut gündemi dikkate alan bir etkinliğin yapılması daha fazla önem kazanıyor. 1 Mayıs’ın esas gündemini oluşturan konular ve talepler üzerine odaklaşmak, AKP ve sermayenin saldırıları karşısında birleşik bir emek hareketinin yaratılması yönünde çaba harcamak, daha doğru bir strateji olarak gözüküyor.
Bu çerçevede 1 Mayıs’ın nerede kutlanmasından öte sermaye sınıfına karşı verilecek mesajların, somut mücadele hedeflerinin ve emeğin birleşik hareketinin örülmesi gibi unsurların ön plana çıkartılması gerekiyor.
23 Mart’ta Lüleburgaz’da Türk-İş’teki muhalefeti temsil eden Sendikal Güç Birliği Platformu’nun (SGBP) öncülüğünde bir miting düzenlendi. Miting alanı olarak seçilen yer, o kadar düzgün ve elverişli değildi. Ancak önemli olan mitingin konusu ve anlamı, yerel düzeyde de olsa emek hareketinin bir birlikteliğinin sağlanmış olmasıydı.
Lüleburgaz mitingine SGBP’ye dahil olmayan fakat Türk-İş üyesi olan bir çok sendika katıldı, yine DİSK e ve KESK’e bağlı bir çok sendika da bu eylemde yer aldı, çeşitli siyasi partilerin de desteği vardı, o yörede 10 bin insan bu etkinliğe iştirak etti.
0 miting bir anlamda, emekçinin AKP politikalarına dönük tepkisini ortaya koydu, sendikal birlikteliğin önemsendiğini hatırlattı ancak daha güçlü bir emek hareketinin yaratılması konusunu da işaret etti.
1 Mayıs 2013, sermaye ve AKP’nin emek karşıtı politikalarına topyekün bir cevap vermeyi hedefleyen, etnik sorunlann ve barışın da sınıfsal bir temel üzerinden çözüme kavuşabileceğini ortaya koyan ve esas olarak birleşik bir emek hareketi oluşturulması yönünde çaba harcayan, tarihsel anlamına uygun "Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü" olarak kutlanmalıdır…