1 MAYIS DERSLERİ
Bu yılki 1 Mayıs, emek kesiminin yüzünü ağartan, coşkulu, renkli, katlımı yüksek bir düzeyde gerçekleşti.
Bu yılki 1 Mayıs, emek kesiminin yüzünü ağartan, coşkulu, renkli, katlımı yüksek bir düzeyde gerçekleşti. Emekçilerin "Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" nü geleceğe yönelik dersler açısından da değerlendirmekte yarar var. Çıkarımlarımız özetle şöyle:
* 1 Mayıs mitingleri, büyük ölçüde AKP karşıtı bir eyleme dönüştü. Talepler açısından bakıldığında emek hareketinin ağırlığı hissediliyordu. O nedenle AKP’ye yönelik toplumsal muhalefeti, somut sorunlar üzerinden ve sınıfsal bir eksende yürütmenin daha doğru olduğu gözüküyor. Bu çerçevede toplumsal muhalefetin odağında da emek hareketinin bulunması son derece doğal ve gerekli.
* Öte yandan Hak-İş ve Memur-Sen’in ayrı bir miting düzenlemesi de "hayırlı" olmuştur. Kamu işvereni konumundaki Çalışma Bakanı’nı da mitinglerinde konuşturmaları, "yandaş" konumlarını iyice perçinleştirmiştir.
* Türk-İş yönetiminin de AKP’ye muhalefetten kaçınarak ayrı bir kutlama yapması da yine "hayırlı" olmuştur. Başta Sendikal Güç Birliği Platformu olmak üzere Türk-İş’e bağlı çok sayıda sendika ve şubesi, DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’un düzenlediği mitinglere katılmışlardır. Türk-İş yönetimi ve Hak-İş’le Memur-Sen’in ayrı bir düzenleme yapması bir "bölünme" gibi görünse de işçi tabanı bütünleşmeyi sağlamıştır. Başta DİSK, KESK ve Sendikal Güç Birliği’nin oluşturduğu yeni bir sendikal odağın ortaya çıkması son derece olumludur, sağlıklı bir gelişmedir.
* Şimdi sıra, toplumsal muhalefetin ana gövdesini oluşturması gereken emek odağının bundan sonra nasıl bir mücadele sürdürmesine gelmiştir. Başta kıdem tazminatı olmak üzere taşeronlaşmaya, esnek ve güvencesiz çalışmaya, özel istihdam bürolarına, sendikal hareketi kuşatmayı amaçlayan yasal düzenlemelere, Ulusal İstihdam Stratejisine karşı bir mücadele programının ortaya çıkması gerekir.
* 1 Mayıs mitinglerine işçi ve memurun yanı sıra düzenden mağdur olan birçok kesim temsilcisi de katılmıştır. Düzenden mağdur olan bu yeni ücretli, güvencesiz ya da işsiz kesimlerin, gençlerin sorunlarını da dikkate alan bir muhalefet stratejisinin de belirlenmesinde yarar vardır. Yani özetle toplumsal muhalefeti toparlamak görevi, yine emek kesimine düşmektedir.
* Bu süreç, yani ekonomik ve sosyal somut sorunlar üzerinden yürütülecek bir toplumsal muhalefet süreci, AKP’yi daha da zora sokacaktır. Eğer ciddi bir muhalefet yürütülür ve bunun politik çerçevesi de hazırlanırsa AKP de, ANAPin akıbetine benzer bir noktaya gelebilir. Bilindiği gibi 1989 Bahar Eylemleri sonucunda iktidardaki ANAP, önce yerel yönetimleri kaybetmiş, ardından Zonguldak Büyük Madenci Grevi ve Yürüyüşü sonrasında 1991’de de iktidardan düşmüştür.
* Son olarak da, bundan böyle Taksim’de yapılacak mitinglerde, katılımcıların yorgunluğunu düşünerek sendika başkanlarının konuşmalarının daha erken başlaması ve kısa sürmesi, coşkunun doruk noktasında iken konserlerin gerçekleştirilmesi, kitlelerin dağılmasını da önleyebilecektir, diyebiliriz…