1 KASIM MİLLETVEKİLİ SEÇİMİNE DOĞRU EKONOMİ
Okurlarımız anımsayabilirler, 7 Haziran seçimlerinde oy verilecek parti seçilirken, ekonomi izlencelerinin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini oldukça ayrıntılı biçimde ele almıştım.

Okurlarımız anımsayabilirler, 7 Haziran seçimlerinde oy verilecek parti seçilirken, ekonomi izlencelerinin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini oldukça ayrıntılı biçimde ele almıştım. Meraklısı Aydınlık’ın ağiçindeki örütbağının (internetteki web sitesinin) tepe bölümündeki yazarlar seçeneğinin ikinci sayfasındaki yazılanmın içindeki ‘Partilerin ekonomi vaatleri’ başlıklı (5 bölümlük) şu tarihli yazılara bakabilir: 29 Nisan; 6 Mayıs; 20 Mayıs; 27 Mayıs; 3 Haziran 2015.
Siyasal partiler 1 Kasım seçimleri için bildirgelerinin ekonomi bölümlerini ya çok az değiştirmiş ya da pek dokunmamış. Zaten, bir partinin ekonomi görüşleri üç ayda bir esastan değişiyorsa vay o partinin haline! Bu yeni bildirgelere partilerin ağiçindeki örütbağlarından ulaşılabilir. Örnekse, endüşük (asgarî) ücret konusunda, HDP, 1800 TL.’yi yuvarlak hesap 2000 TL. yaparken, CHP ne yazık ki, kaynak yaratamadığı için ya da başka nedenlerle endüşük ücretlilerin şimdilik 1500 TL. ile idare etmelerini yeterli bulmuş; AKP 7 Haziran seçimlerinde bir rakam belirtmemişken bu kez dayanamamış ve gönlünden 1300 TL. kopmuş; yazılanlara bakılırsa MHP de kaynak bulamadığı için ne yazık ki işçilerimizin 1400 TL.’ye talim etmesini öngörmüş. Bu konuda Haydar Baş’ın (BTP) 5000 TL. ‘lik yüksekten uçuş vaadine yaklaşabilen yok henüz. Vatan Partisi seçim bildirgesinde ise bu konuda, ‘asgari ücreti işçilerin taleplerine uygun olarak bir ailenin çağdaş ihtiyaçlannı karşılayabilecek düzeyde belirleyeceğiz’ denilerek bir rakam söylememiş. Rakam söyleyen partilerin yönetici ve milletvekillerinin kaçı 1300-2000 TL. arası bir gelirle geçinebilir acaba? Özellikle bu arada yazılarımı izlediğini ve okuduğunu bana e-mektup ile yazan CHP’nin ekonomi kurmaylanndan Sn. İlhan Kesiciye de sormuş olayım. Türkiye Kamu-Sen’in yaptığı araştırmaya göre, tek kişinin yoksulluk sınırı 2.112 TL. (Temmuz 2015 sonuçlanna göre Ağustos ayı rakamı); dört kişilik bir aile için ise 4.284 TL. ve bunun içindeki gıda ve bannma harcamalan tutan ise 1674,5 TL. TBMM’de temsil edilen partilerin hiçbiri tek kişilik yoksulluk sınırını aşan bir endüşük ücret öngörmüyor. Süleyman Demirel’e gazeteciler ülkenin durumunu sorduklarında önce ‘iyi’ der, sonra da ‘iki kelimeyle özetlememi istiyorsanız, iyi değil’ der. Galiba bu endüşük ücreti iki sözcükle değerlendirmemiz gerekir. Denilebilir ki, ülkemizde kaç kişi endüşük ücretle çalışıyor ki? Halen bin lira olan asgari ücretle çalışan sayısı 5 milyon kadarmış. Asgari ücretin altında bir ücretle çalışanlan hesaba katmadık bile, onlan da hesaba katınca iş daha da vahimlesin TÜİK’e göre 15 ve üstü yaşlardaki işgücü 28.8 milyon, onun da 25.9 milyonu istihdam ediliyor, yani ülkemizde çalışan her 5 kişiden biri endüşük ücretli… Bu rakamı ortalama hane halkı sayısı olan 3.6 ile çarparak yaklaşık 18 milyonluk bir nüfusa ulaşınz. Tam doğru olmasa da 77.7 milyon nüfuslu Türkiye’de etkilenen nüfusun büyüklüğü konusunda kabaca bir fikir verebilir, bize…
Belki de ‘TBMM’de temsil edilen partilerin milletvekilleri içinde asgari ücretli işçi kökenli kişi var mı ki?’ diye sorabilirsiniz. Hem ağlatısal (trajik) hem de güldürü (komik) som olur bu? Kapitalist demokrasinin oyunu acı yazgı işte! Topraksız köylü kökenli ya da işsiz kökenli milletvekili var mı ki ve giderek seçimlerin demokrasiyle falan ilgisi var mı ki?’ de diyebilirsiniz. Bakın bu tartışılması uzun bir husus, buna sonra değinelim. Konuyu gelecek yazımızda sürdüreceğiz.