Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu, geçen günlerde katıldığı bir televizyon programında taşeron konusunda açıklamalarda bulundu. Çalışmaların belli bir aşamaya geldiğini, hazırladıkları taslakları Başbakan Binali Yıldırım’a sunduklarını belirten Bakan Sarıeroğlu, ”Başbakanımızın bazı önerileri, görüşleri oldu. O öneriler ve görüşler doğrultusunda şimdi tekrar revize ediyoruz" ifadelerini kullandı. Bakan Sarıeroğlu konuşmasının devamında kamu kurum ve kuruluşlarında taşeron çalışma şeklinin olmamasıyla alakalı bir hazırlıkları olduğunu da kaydetti. Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ da dün yaptığı açıklamada taşeron işçileriyle ilgili Meclis’te yasa tasarısı çalışmalarının devam ettiğini ifade ederek, "İnşallah aralık ayı sonu, ocak ayı içinde taşeronla ilgili yasa TBMM’ye gelecek ve yasalaştırılacaktır" dedi. Açıklamalarda kadro verileceği ifadesinden kaçınıldığı dikkat çekerken taşeron işçileri de taleplerini Aydınlık’a anlattı.
‘DAĞ FARE DOĞURACAK’
Bir üniversite hastanesinde büro memuru olarak çalışan Rıfat Özerdal, "Hükümetin vereceği statü içerisinde sözleşme kelimesi geçtiği müddetçe biz hep itiraz edeceğiz" diyerek kadrosuz formülleri kabul etmeyeceklerini açıkladı. "Taşeron bugün bizim sorunumuz yarın çocuklarımızın sorunu" diyen Özerdal, "Çalışanların iş güvencesi olmadan emek olmaz" sözleriyle iş güvencesine verdikleri öneme de işaret ederek şunları söyledi: "Hükümete yakın gazetelerde kadro haberleri okuyoruz. İnsanları bir beklenti içine sokuyorlar ama ortada bir şey yok. Ama gerçekleri biri çıkıp da söylemiyor. Geçen haftalarda Başbakan bir açıklama yaptı, ‘Bu işin ayrıntısını söyleyemem’ dedi. Bu kadro olsaydı zaten o an orada söylerdi. Hatta ona bile bırakmazlardı. Muhtemel kadro olsaydı Cumhurbaşkanının kendisi paylaşırdı. Herkes biliyor, dağ fare doğuracak."
‘İŞ GÜVENCESİ HEDEFTE’
Özerdal, hükümetin sözleşmeli öğretmen-doktor-hemşire aldığına dikkat çekerek, "Ders ücreti karşılığında derse giren öğretmenler var. O da okul bitirmiş öteki de bitirmiş ama biri sadece ay sonunda ders ücreti alıyor. Bu sadece taşeron işçisinin sorunu değil. Bundan sonra bu Türkiye’nin en büyük sıkıntısı olacak. Soruna, çözme odaklı yaklaşmıyorlar. İş güvencesini ortadan kaldırmak için hükümetin planları var. Biz öyle görüyoruz" ifadelerini kullandı. Özerdal, kamuda aynı işi yaptıkları personelle aynı kadroyu, aynı maaşı, aynı özlük haklan istediklerini belirtti.
‘YASA BİR SAATLERİNİ ALIR’
Bir kamu hastanesinde çalışan Meltem Sırt da hükümetin taşeron konusunda samimi olmadığını söyledi. Sırt, görüşlerini şu sözlerle dile getirdi: ‘Hükümet samimi olarak bu sorunu çözmek istiyorsa, düzenleyecek çalıştayı, çağıracak paydaşları ve herkes fikrini söyleyecek. Bırakın çözüm üretmeyi, taşeron işçisi kadro beklerken araya bir de zorunlu arabuluculuk kamasını soktular. Ne hikmeti varsa kiralık işçilik bir gecede, zorunlu arabuluculuk yasası da bir haftada çıkabiliyor ama taşeron şirketleri aradan bir türlü çıkamıyor. Biz ‘Herkes kendi bakanlığında kendi kadrosunda çalışsın’ diyoruz. Bu kadar zor mu? Ben söyleyeyim, sadece bir saatlerini alır."
"Sorunlar kadroyla çözülür"
Kamuda özel güvenlik görevlisi olarak çalışan Abidin Gülümser, taleplerinin gayet açık ve net olduğunu belirterek "Getirilmek istenen sistem yeni sorunlar yaratacağı için isminin hiçbir önemi yok. Getirilmek istenen sistemde öğrendiğimize göre 2-3 ihtarda sözleşmemiz feshedilebilecek. Var olan sorunların tek çözümünün kadrolu olmaktan geçtiğini düşünüyoruz" ifadesini kullandı.
Hükümetin sözde çözümü: SÖZLEŞMELİ STATÜ
Yılsonunda taşeron sorunu konusunda yapılacak çalışma içinde kadro yok. Aydınlık’ın ulaştığı bilgilere göre; Çalışma Bakanlığı kadrosuz üç formül üzerinde çalışıyor. Bunlardan biri; kamuda çalışan taşeron işçilerinin "özel sözleşmeli personel" statüsüyle istihdam edilmesi. Yeni statüde çalışanlar 4857 sayılı İş Kanunu’na değil 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olacak ancak sözleşmeler üç yılda bir yenilenecek. Yani çalışanların iş güvencesi olmayacak. Personel dilerse memur sendikalarına da üye olabilecek.
İkinci formül ise "kamuya ait bir şirket" kurulması. Tüm taşeron işçileri bu "Şirket’e geçirilecek ancak "sözleşmeli işçi" statüsüyle istihdam edilecek. Çalışanlar işçi konfederasyonlarına da üye olabilecek. En çok üyeye sahip konfederasyon tüm çalışanlar için toplu iş sözleşmesi protokolü yapma hakkına sahip olacak. Ancak "kamuda taşeron vasfı”nın korunup korunmayacağı net değil. Üçüncü formülde de kamuda çalışan taşeron işçileri "işçi statüsü”nde kalacak ama "asıl işçi" olmayacak. Çalışan; hangi Bakanlıkta çalışıyorsa ona bağlı olacak ama sözleşmeler burada da üç yılda bir yenilenecek.