Türkiye’de neredeyse ortalama çalışan gelirinin eşitlendiği asgari ücretin seviyesi, uzun yıllar sonra ilk kez bu sınırın altına iniyor.

Son dönemde enflasyondaki yükseliş ve özellikle ücretli kesimin yoğun olarak tükettiği ürünlerdeki fiyat artışları, asgari ücretin seviyesini geçmişe kıyasla daha önemli hale getirdi. Asgari ücret ile ortalama ücretin neredeyse eşitlendiği ortamda, ekonomi yönetimi alım gücünü dengelemek için yüksek bir artış sağlamaya çalışıyor. Komisyon toplantısının bu hafta içinde yapılarak yeni ücretin belirlenmesi beklentisi yanında, 4 bin TL dolayında net ele geçen ücretin oluşmasına çalışıldığı kaydedildi. Ancak bu tutar da asgari ücreti 300 doların üzerine taşımayacak. 2000’li yılların başında Türkiye’de göreli kur istikrarı nedeniyle asgari ücret 400 dolar sınırına yaklaşmıştı ancak son yıllarda 300 doların altında seyrini sürdürüyor.

Asgari ücrete yönelik olarak, Sabit fiyatlarla ABD Doları cinsinden ülkelere göre OECD verilerine göre, en düşük aylık asgari ücretler sırasıyla, 124,26 dolar ile Meksika, 277,17 dolar ile Kolombiya, 331,69 dolar ile Türkiye, 400,2 dolar ile Şili ve 431,14 dolar ile Letonya’da veriliyor. OECD aritmetik ortalaması ise 1.190 dolar seviyesinde bulunuyor. Diğer yandan nüfusu ve işgücü fazla olan ülkelerden Almanya, Japonya, İspanya, Birleşik Krallık, Fransa gibi ülkelerde de asgari ücret aylık 1200 doların üzerinde bulunuyor.

Türkiye’de son dönemde göreli olarak yüksek oranlı artışlara karşılık cinsinden seviye düşük kalmış ve asgari ücretle çalışan kişi sayısının artması nedeniyle asgari ücret ortalama ücrete yaklaşmıştı. Bu yıl da yüzde 40’ların üzerinde bir artış beklentisi hâkim oldu ancak ücret yine de ABD Doları cinsinden 300 doların altında kalacak. Türkiye’deki ücret düzeyinin yabancı doğrudan yatırımları artırma ya da başta Avrupa olmak üzere Türkiye’nin ihracat pazarlarında rekabet avantajı sağlama yönünde bir politika eseri olarak düşük tutulduğu eleştirileri yapılıyor.