Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
16 Nisan 2014
MUTSUZ İNSANLAR KITASI

Türkiye’de 2008 Krizi en fazla Başbakan Tayyip Erdoğan’ın malum sözleriyle hatırlanıyor. Krizin patlak vermesinin ardından Başbakan, krizin Türkiye’ye teğet geçeceğini söylemiş ve sonraki dönemde farklı açıklamalarla bu iddiasını yinelemişti.Krizin ekonomiyi teğet geçmediğini biliyoruz. Bu gerçeğin en fazla bu ülkenin emekçi insanları farkında.

MUTSUZ İNSANLAR KITASI

Türkiye’de 2008 Krizi en fazla Başbakan Tayyip Erdoğan’ın malum sözleriyle hatırlanıyor. Krizin patlak vermesinin ardından Başbakan, krizin Türkiye’ye teğet geçeceğini söylemiş ve sonraki dönemde farklı açıklamalarla bu iddiasını yinelemişti.

Krizin ekonomiyi teğet geçmediğini biliyoruz. Bu gerçeğin en fazla bu ülkenin emekçi insanları farkında.

Ancak Başbakan bu sözünü belli bir kurguya atıfla dillendiriyor ve böyle bir kurgunun gerçekleşmeyeceğini belirtiyordu: “Küresel kriz teğet geçecek. Türkiye krizi en az zararla atlatacak. Türkiye’de her şey bitmiş gibi gösterenler var. Kriz çıksın sonra o sosyal krize, ardından da siyasi krize dönüşsün diye çabalıyorlar. Türkiye krizi şu ana kadar gayet iyi yönetmiştir. Popülizme meydan vermeden yolumuza devam edeceğiz.”

Bundan beş yıl önce Nisan 2009’da bu açıklamayı yapan Erdoğan belli bir açıdan haklıydı. 2008 Krizi’nin Türkiye’ye ekonomik ve bağlantılı olarak toplumsal etkileri herhangi bir siyasal sonuca bağlanmamıştı.

2008 Krizi’nin Türkiye ekonomisine etkileri, zamana yayılan ve böyle olduğu ölçüde sorunları biriktiren özelliklere sahipti. Hükümetin kriz yönetimi, artan borçlanma olanakları, giderek yayılan yardımlar ve benzeri araçlarla bu olumsuz etkileri öteleyen bir dinamizm gösteriyordu. Şimdi 2014 ve 2015 yıllarında sırasıyla Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlere gidilirken aynı dinamizmin devam etmesi, artık krizin sosyal sonuçlarını öteleyecek mekanizmaların nesnel sınırlarına gelindiği için kuşkulu hale geliyor.

Öte yandan, ekonomideki kötü gidişatın yıkıcı sonuçlarının toplumsal açıdan görünür hale gelmesinin doğrudan siyasal sonuçlara yol açacağı ve/veya emeğin sınıfsal çıkarları doğrultusunda bazı gelişmeleri tetikleyeceği düşüncesinin karşılığı bulunmuyor.

Elbette bire bir karşılaştırma yapmak mümkün değil, ancak Avrupa’nın son yıllarda içine sürüklendiği durum yukarıda yaptığımız saptamayı kuvvetlendiriyor.
2008 Krizi’nin en fazla vurduğu ve 2010’dan sonra durgunluğun derinleştiği yaşlı kıta Avrupa’da sosyal bir yıkım yaşanıyor. Başta Güney Avrupa ülkelerinde olmak üzere kıtanın halkları mutsuz. İşsizlik katlanarak artıyor, istihdamın yapısı bozuluyor, yoksullaşma hızlanıyor, ücretler düşüyor. Paralel olarak sendikal örgütlülük zayıflıyor, toplu sözleşme sistemleri aşınıyor.

Kısacası “Avrupa Sosyal Modeli” büyük bir çöküş yaşıyor.

AB ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) tarafından finanse edilen Avrupa İşçi Sendikaları Enstitüsü’nün (ETUI), 2008-2013 dönemini inceleyen raporundaki göstergeler de bu çöküşe işaret ediyor.

2008’den bugüne işsizlik, Yunanistan’da 20, İspanya’da 16, Güney Kıbrıs’ta 12 ve Portekiz’de 10 puan artmış. Almanya dışında diğer Avrupa ülkelerinde de işsizlikteki artış ciddi boyutlarda.

Genç işsizliğinde durum daha da vahim. Aynı dönemde genç işsizliğinde artış Yunanistan’da 38,4, Güney Kıbrıs’ta 33,2, İspanya’da 32,2, Hırvatistan’da 29,5, Portekiz’de 22,8 ve İtalya’da 16,9 puan olarak gerçekleşmiş. Bu rakamlar, Avrupa’nın bir kuşağı kaybettiğini gösteriyor.

Son beş yılda Avrupa’da yoksulluk riski altındaki nüfusa 13 milyon kişi eklenmiş. 2009-2013 yılları arasında ücretler Yunanistan’da yüzde 23, Güney Kıbrıs’ta yüzde 14,9, Macaristan’da yüzde 12,4 gibi oranlarda düşmüş. Kıtanın görece gelişmiş merkezlerinde -Almanya hariç- ücretlerde reel olarak azalma var.

Buna karşılık, bazı ülkelerde farklılık göstermekle birlikte ortalamada, Avrupa’da sendikaların ve işçi sınıfının örgütlediği sektörel grevlerde, kriz öncesi 2005-2008 dönemine göre 2009-2012 yıllarında bir azalma olduğu, siyasi grev ve eylemlerde ise artış yaşandığı göze çarpıyor.

Aynı yıllarda Avrupa’da sağın ve ırkçılığın yükselişine tanık olunurken, merkez solun sağın geleneksel rollerine soyunduğu görüldü. Sağın kitle desteği artarken, halkın elinde kalan sosyal haklara tırpan atılıyordu. Dahası, AB ile ABD arasında müzakereleri süren serbest ticaret anlaşması ile “Avrupa Sosyal Modeli”nin tabutuna son çiviler çakılacak.

Mutsuz insanlar kıtası haline gelen Avrupa’da kapitalizm, halklara artık hiçbir şey vaat edemiyor. Krizin yarattığı tahribatla ortaya çıkan mutsuzluk ve karamsarlık, bir alternatifin tükendiğine işaret ederken bir başka alternatifi örmeye tek başına yetmiyor.

Avrupa’da da, Türkiye’de de…

DİĞER HABERLER
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.

GÖSTERMELİK BİR TOPLANTI
GÖSTERMELİK BİR TOPLANTI

Yıllar sonra toplanan Çalışma Meclisi’nin taslak gündemi belli oldu.

İHRACATTAN DÖNEN GIDALARI BİZE Mİ YEDİRİYORLAR?
İHRACATTAN DÖNEN GIDALARI BİZE Mİ YEDİRİYORLAR?

İhracattan dönen gıdaları bize mi yediriyorlar?