Türkiye ekonomisi geçen yıl 15 Temmuz nedeniyle yaşanan ekonomik daralma sonrası bu yılın aynı dönemine denk gelen 3. çeyrekte baz etkisiyle yüzde 11.1 büyüdü.
Bazı ekonomistler baz etkisi olmasa büyümenin yüzde 5-6 düzeyinde kalacağı görüşünü ifade ettiler. Genç bir nüfusa sahip olan ülkede tüketime dayalı büyüme artışı kredi muslukları açık kaldığı sürece geçerli. Nitekim Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yıla kıyasla kredilerdeki artış yüzde 24 oldu. Geçen yılın tamamında bütçe 29.5 milyar TL açık vermişken bu yılın ilk on ayında 35 milyar TL açık oluştu. Geçen yıl 38 milyar TL açık veren Hazine nakit dengesi, bu yılın ilk 11 ayında 39 milyar TL açık verdi.
CARİ AÇIK YÜZDE 87 ARTTI
Geçen yılın üçüncü çeyreğinde 5.5 milyar dolar olan cari işlemler açığı yüzde 87 artarak 10.3 milyar dolara erişti. Döviz açığımız da geçen yılsonuna göre yüzde 21 artarak 440 milyar dolara dayandı.
Eski Hazine Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez, "Hızlı büyümenin kökenleri ve sorunları" başlıklı yazısında şunları kaydetti: "Bu yüksek büyümenin olumlu yansımalarının yanında yarattığı bazı sorunlar da var. Bunların başında enflasyonun yükselmesi, bütçe açığının ve cari açığın artması geliyor. Bunlar kolayca çözümlenebilecek sorunlar değil. Hepsi de önümüzdeki dönemde büyümeden fedakârlık etmeyi gerektiriyor."
EMEKÇİ YÜZDE 20 ALMALI
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın eski Müdürü, ekonomist Bartu Soral Aydınlık’a yaptığı değerlendirmede, yüzde 11.1’lik büyüme, yüzde 13’lük enflasyon söz konusuyken Hükümet’in emekçilere, asgari ücret görüşmeleri sürecinde "fedakârlık bekliyoruz" demesinin mantığını sorgulamak gerektiğini ifade etti.
Enflasyon yüzde 13 ve Hükümet’in yıl sonunda beklediği büyüme oranı yüzde 7 iken, önümüzdeki yıl memur, işçi, emekli maaşlarına ve ücretlere en az yüzde 20 zam yapılması gerektiğini vurgulayan Bartu Soral, "Neden emekçiden fedakarlık bekliyorsun? Yoksa bu büyümeye mi inancın yok?" diye sordu.
Böyle bir büyümenin sürdürülemez olduğuna dikkat çeken Bartu Soral, "Ekonomi yazınına baktığımızda yüzyıllardır şu denir; bireyle geleceğe güven duydukların ve gelirlerinin artacağını düşündüklerinde harcama yaparlar. Dövizin bu oranda arttığı devalüasyonun yaşandığı ve yüksek enflasyonun olduğu ortamda bu hane halkı harcamaları sorgulanır durumda" dedi.
Yüzde 11.1’lik büyüme gerçekse, çalışanlara refahtan pay verilmesi gerektiğini söyleyen iktisatçı Prof. Dr.Aziz Konukman’da, "İç tasarruflar düşük, işsizlik artıyor. Öncü göstergeler de ortada. Açıklanan rakam yeni seriye göre. TÜİK eski seriye göre büyüme rakamlarını açıklarsa gerçeği biraz daha iyi görürüz" dedi.
FEDAKÂRLIK ÇELİŞKİSİ
Ülkenin içinde bulunduğu koşullar ortada iken yüzde 11.1 gibi bir büyümenin izaha muhtaç olduğunu kaydeden Konukman, "Ekonomi bu kadar yüksek büyüdü ise üreticiler neden bağırıyor. Bu pembe tablo gerçek değil" diye konuştu. Yüksek büyümenin gereğinin yapılmasını isteyen Prof. Dr. Konukman, "Madem büyüme bu kadar yüksek o zaman yapılması gereken çalışanlara, işçiye, memura, çiftçiye refahtan pay verilmelidir. Büyümenin yüzde 11 olduğunu ilan edenlerin asgari ücretlilerden fedakârlık istemeleri büyük çelişkidir" ifadelerini kullandı.