Kemalist Devrim’in en önemli dayanaklarından biri, 1937 yılında Anayasaya da eklenen devletçiliktir. Ne yazık ki, Cumhuriyet Halk Partisi ve CHP geleneğinden gelen birçok kişi, Kemalizm’in bu temel ilkesinden koptu ve yıllardır emperyalistlerin ülkemize dayattığı özelleştirmeleri savunuyor.
Devletçilik yalnızca devletin bazı fabrikalara, demiryollarına, limanlara, elektrik santrallarına sahip olması değildir.
Kemalist Devrim’in üç temel amacı, bir milli devletin kurulması, Osmanlı’dan devralınan halktan Türk milletinin yaratılması ve insanların kulluktan kurtarılarak özgür yurttaşlar haline getirilmesidir. Tarihteki demokratik devrimlerin çoğunda bu üç temel amaç vardır.
Devletçilik, bu üç amaç açısından da hayati önemdedir.
MİLLİ DEVLET İÇİN DEVLETÇİLİK
Emperyalizme karşı mücadele ancak güçlü devletlerle başarıya ulaşabilir. Amaç, halkın desteğini alabilecek biçimde faaliyet gösteren güçlü bir devletin yaratılmasıdır. Emperyalizmin genel politikası, ülkeleri küçücük ve zayıf devletçiklere bölmek ve böylece onlar üzerindeki baskı ve sömürüsünü sürdürebilmektir. Devlet düşmanlığı anarşistlerin genel özelliğidir.
Bir devletin güçlü olabilmesinin önkoşullarından biri güçlü bir ekonomiye sahip olmasıdır. Devletçiliğin bir alt unsuru, planlamadır. Devlet, ekonomiyi demokratik bir biçimde ve ülkenin ve halkın çıkarları doğrultusunda planlayacaktır. Planlı ekonomi olmadan güçlü bir devlet ve ülke yaratamazsınız.
Güçlü devletin diğer bir önkoşulu, ekonominin belirli sektörlerinin devletin kontrolü altında olmasıdır. Ülkenin stratejik kaynakları devletin kontrolünde olmalıdır. Özellikle enerji gibi önemli bir sektörde devletin hakimiyeti, siyasi bağımsızlık açısından zorunludur. Halkın temel ihtiyaçlarının devlet tarafından subvansiyonlu olarak sağlanması da temel amaçlardan biri olmalıdır. Devletin elinde ekonomiye güçlü müdahale araçlarının bulunmaması durumunda, emperyalist güçlerin ekonomi alanındaki saldırıları bir ülkeyi göçertebilir. Ayrıca, özel sektörün de devlet tarafından yönlendirilmesi esastır.
TÜRK MİLLETİ İÇİN DEVLETÇİLİK
Devletçilik yalnızca fabrikaların veya demiryollarının mülkiyetiyle sınırlı olarak anlaşılmamalıdır.
Sağlıkta devletçilik, halkı birbirine bağlayan en önemli bağdır. Devlet tarafından merkezi bir yapı içinde sunulan nitelikli ve parasız sağlık hizmeti, ülkemizin farklı bölgelerindeki insanların kaynaştırılması açısından en önemli araçtır. Sağlık hizmetleri merkezi devletin kontrolünün dışına çıkarsa, bölücülüğün en kolay yayılacağı bir ortam doğar.
EĞİTİMin devlet eliyle parasız olarak sağlanması, farklı köken ve inançlardan insanlardan bir millet oluşturmanın en önemli aracıdır.
Devlet fabrikaları ve diğer işletmeleri, farklı köken ve inançtan insanların ekmek ve hak mücadelesinde omuz omuza gelmelerini sağlar.
KULLUKTAN KURTULUŞ İÇİN DEVLETÇİLİK
Çağdışı toplumsal güçler ve emperyalizm, insanları tarikat şeyhlerinin, aşiret reislerinin, toprak ağalarının kulu yapmaya çalışmaktadır. Kadınları eve hapsederek erkeklerin kulu yapmaya yönelik girişimler de bu niteliktedir.
Devletçi anlayışla verilen eğitim, insanların çağdaş bilimlerle tanışmasını sağlar. Kamu kurum ve kuruluşları, özellikle kadınların istihdamına katkıda bulunarak, insanları çağdışı baskılardan kurtarır.
Devletçiliğe saldıranlar ve özelleştirmeyi savunanlar, burada kısaca özetlenen nedenlere bağlı olarak, gerçekte Kemalist Devrim’e saldırmaktadır.