Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın düşük fiyattan ithal sığır eti satmak için sözleşme yaptığı BİM ve A101 firmaları Et ve Süt Kurumu’ndan (ESK) aldıkları dana karkasından ürettikleri veya ürettirdikleri kıymanın kilosunu 29, kuşbaşı etin kilosunu 31 liradan satmaya başladılar. Einstein "Aynı şeyleri yapıp her defasında farklı sonuçlar beklemek, akılsızlıktır" demiş. Türkiye’de özellikle sığır eti ithalatı ve kırmızı et üretimine ilişkin Bakanlık tedbirleri yıllardır bu cümleyle özetlenecek bir seyir izlemektedir.
Çare ithalat değil!
Türkiye’de 2010 yılından bu yana görev yapan üç Tarım Bakanı da fiyat artışından besiciler ve kasapları sorumlu tutarak, kırmızı et fiyatlarını düşürme iddiasıyla ithalata başvurmuştur. Her ithalat kararından önce de et fiyatlarının düşürüleceği, vurguncuların belinin kırılacağı, yerli üretimin artırılacağı, üreticilerin korunacağı, fakir fukaranın da et yiyeceği iddia edilmiştir.
Bu vaatleri gerçekleştirmek adına 2010 yılı ortasından 2017 yılının ağustos ayı sonuna kadar canlı sığır, koyun ve keçi ile sığır eti ithalatı için yaklaşık 5,2 milyar harcanmıştır. Ancak o günden bugüne et fiyatları gerilememiş, hatta artmıştır.
Ette vurgun iddiası gerçekçi değil
Hayvan ve hayvansal ürünler ithalatının dayandırıldığı gerekçeler arasında ilk sırayı fiyatların yüksek olması almaktadır. Fiyat yükselmesinden ya besiciler ya toptancı kasaplar veya her ikisi sorumlu tutulmaktadır. Bu kesimlere yüklenen kabahat daha çok kazanmak için spekülasyon (vurgun) yapmalarıdır. Yıllardır sürdürülen bu iddiaları gerçekçi kabul etmek mümkün değildir. Ama bu uygulama ile özellikle kasaplara ağır bir darbe daha vurulacak, buna karşılık sözleşme yapılan iki market de dahil, birkaç aracıya ciddi kazançlar sağlanacaktır.
Bu arada mevcut uygulama ile hedeflendiği iddia edilen fakir kesimin tüketiminin ne kadar arttığı yanında, yaklaşık 20 ay önce karkas fiyatları daha düşükken kıyma için 32 TL, kuşbaşı için de 34 TL taban fiyat belirleyen önceki Bakanın mı yoksa şimdiki değerlerin mi daha uygun olduğu üzerinde de durulmalı diye düşünüyorum.
Kırmızı ette sorun üretim yetersizliği
Kırmızı et sorununun temel kaynağının üretim yetersizliğidir. Ancak gelinen noktada sadece üretimin yetersiz olduğunu kabul etmekle kalınmamalı, bu duruma nasıl düşüldüğü, bu duruma kimlerin, hangi siyasilerin yol açtığı da ortaya konmalıdır. Ancak bunlar yapıldıktan sonra gerçekçi çözümler üretilebilir.
Hayvansal gıda tüketimi yetersiz
Kırmızı et sorununu sadece fiyatlar üzerinden tartışmak ve fiyat artışını şu veya bu kesime yüklemek doğru değildir. Başta kırmızı et olmak üzere hayvansal kökenli gıda maddelerinin, üretim (dolayısıyla da kişi başına tüketim) miktarlarında belirgin bir yetersizlik söz konusudur.
Kırmızı et tüketimi düşüyor
Son 25 yıl içerisinde ülkemizde kişi başına kırmızı et üretiminde artış sağlamak bir yana. önceki yıl değerleri bile korunamamıştır. Örneğin 1991 yılında yaklaşık 15 kg olan kırmızı et üretimi 2011 yılında 10,4 kg’a inmiştir. Daha sonra tekrar yükselmiş, 2013 yılında 13,0 kg, 2016 yılında da 14,7 kg olmuştur. Bu arada kişi başına koyun ve keçi eti üretimi iyice düşmüş, tüketimin neredeyse tamamı sığır etine kaydırılmıştır. Ama bir zamanlar 100 kişi başına 50’den fazla sığırın düştüğü Türkiye de bu sayı 20’nin altına inerken tedbir almayanlar, hatta bu azalmayı teşvik edenler, şimdi suçu kasaplara yıkma çabasına girmişlerdir.
Bu da yetmezmiş gibi kendi yarattıkları yoksunluğu ithalat ile kapatmayı bir marifetmiş gibi göstermektedirler. AKP iktidarının ilk 7 yılında (2003-2009) kasaplık ve besilik sığır ile sığır eti ithalatı yokken, ikinci 7 yılında ithalat coşturulmuştur. Acı olan bu durumu yaratanların kendilerini kurtarıcı gibi takdim edebilmesidir.
Marketlerde ithal et satmak politika iflası
Son 10 yıldır uygulanan ithalata dayalı hayvancılık politikasının, hayvan, et, kurbanlık ve saman ithalatından sonra geldiği nokta, market zincirlerinde ithal et satmaktır. Bu durum AKP’nin hayvancılık politikasının iflasının tescilidir. Türkiye’de tüketiciye ucuz et yedirme ve piyasaya müdahale bahanesiyle Amerika ve Avrupa çiftçisinin üretimi pazarlanmaktadır.
Et ve Süt Kurumunun market zincirlerinde ithal et satmaya başlamasının ardından kesimlik canlı hayvanın üreticiden alım fiyatlarında önemli bir düşme olmamıştır. Çünkü hem ülke üretimi yetersizdir hem de üretim maliyetleri yüksektir. Et ve Süt Kurumu’nun ilan ettği alım fiyatı, yani 25 TL/kg yağsız karkas fiyatı, birçok besici için başa baş noktasına yakın veya yüzde 5-10 kâr demektir.
Eğer fiyatlar düşerse (ki bu politikalarda ısrar edilirse bir süreliğine de olsa düşer) pek çok besici iflas edecek, kasaplar büyük zararlara uğrayacaktır. Fiyatlar düşmese bile bu üretim ortamı, besicilerin üretim azmini kırıp, yerli üreticileri üretim dışına itecektir. Çünkü hayvanını maliyetin altında kestirmek zorunda kalan üretici, üretim ortamına güvenini kaybettiğinde, besiciliği terk edecektir. Mevcut anlayış ve yanlışta ısrar edilirse, Türkiye’de etin ucuzlaması bir yana fiyat bugünkünün çok çok üstüne çıkacaktır. Ayrıca kıyma fiyatı 50-60 TL olduğunda, suçu yıkacak besici ve kasap bulmakta da zorlanacaklardır. İlgililerin bu uyarımı dikkate alacaklarını umuyorum.
ÇÖZÜM NEDİR?
– Türkiye’de büyük ölçekli işletmelerin desteklenmesini öngören tarım politikaları kişi başına üretimi artırmak yerine azaltmış; bu da fiyat artışını beraberinde getirmiştir. Ülkemizde sığır eti üretim artırmaya yönelik özendirici uygulamalar, öncelikle besi materyalini artırmayı hedeflemelıdir.
– Ülkeyi kendine yeterli hale getirmenin yolu, küçük büyük demeden kırsal alanlarda yasayan az veya çok toprağı olan insanların hayvan yetiştirmelerini mümkün ve kârlı kılacak imkanlar yaratmaktan geçmektedir.
– Hayvan sayısını artırmak ve maliyeti düşürmek için merada sığır, koyun ve keçi yetiştiriciliğini yaygınlaştırmanın yolları bulunmalıdır.
– Daha ucuza et üretimi için meralardan ve ucuz yem kaynaklarından yararlanma düzeyi artırılmalıdır. Ama meraları ortadan kaldıran ve bunları bir rant aracı olarak gören anlayışlar iyice artmıştır
– Kendi ülkemizde üretilmiş hayvanların ülkede yetiştirilen yemlerle ve ülke insanlarınca beslenip bunlardan et üretilmesi, ama gelecek kuşakların haklarının da korunması ilkesine dayalı sürdürülebilir besicilik yapılmalıdır.