“Ekonomide milli seferberlik başlattık” dediler mi? Dediler. Sadece Ekonomi Bakanı değil, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı, MALİye Bakanı, hatta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve Başbakan… Hepsi dedi. 2017, “ekonomide seferberlik” ilanı ile geçti.
Nedir Türkçesi?
İflasın itirafı… Ülkeyi batırdıklarının, bildikleri ve uyguladıkları yöntemlerin iflas ettiğinin itirafı…
Bunu dememek için, 6 yıl çırpındılar.
İlk fark ettikleri sene, 2010. “Eyvah” dediler. İşsizlik yükseliyordu. Hükümetlerini tehdit edecek düzeye tırmanabilirdi.
Ama yatırım yapmadan, devletin üretimdeki rolünü artırmadan önlemeliydiler işsizliği. Fıtratlarının esası, devleti ekonomiden çekmekti çünkü. 2010’a kadar 8 yıl boyunca bunu uygulamış, devletin yatırım potansiyelini felç etmişlerdi.
Geriye, krizi işçiye yıkmak kalıyordu. 2011’de, “Ulusal İstihdam Stratejisi” diye, şatafatlı isimle dört maddeli plan yaptılar.
Alt işverenliği, yani taşeron sistemini daha da yayacak, esnek çalışmayı daha da yayacak, özel istihdam bürosu denilen köle tacirlerine işçi kiralama izni verecek, kıdem tazminatında fon uygulamasına geçeceklerdi.
Saldırdılar dört koldan. 2015’te baktılar ki, kıdem tazminatı dışındaki niyetleri zaten büyük ölçüde uygulamış, hatta sınıra dayanmışlardı. Kıdem tazminatı konusu ise, işçi sınıfı ile savaşmak demekti.
Tek çare kalmıştı, 13 yıldır fıtratlarında olmayana yönelecek, yatırım yapacak, üretimi artıracaklardı. Seçim bildirgelerine, raporlarına yazdılar. Okuyan, büyük bir yatırım dalgası geliyor sanırdı. Ama bırakalım furyayı, 2015’te, 2016’da, yaprak bile kımıldatamadılar.
2016 sonunda, henüz satılmamış varlıkları doldurdular çuvala, dünya tefecilerinden borç para bulmak için çıktılar yollara. Geçen bir yılda, sadece 650 milyon dolar bulabildiler bu yolla. Çaykur’u Katar’a rehin vermişlerdi.
Kulağı tersten göstermeye devam ettiler. Devletçiliğe düşman olan fıtratları, sattıklarını, hatta düşmana verdiklerini yeniden devletleştirmeyi akıllarına getirmiyordu. Oysa krizi önlemek de, yatırım yapmak da, artık devlette olmayan o sektörlerle olabilirdi.
İşsizlik Fonu’na saldırdılar bu kez. Piyasaya, işadamlarına para aktardılar işçinin parasından. Nafile… İşsizlik düşmüyordu.
Panikleri daha da büyüdü. Savaş ilan ettiler, “ekonomide milli seferberlik” dediler. Sandılar ki, seferberlik lafını söyleyince kriz korkacak, fren yapacak.
2003’teki brüt dış borç 135 milyar dolardı, 2017 Haziran’ında 432.4 milyar dolara çıktı. 2013’te 18.4 milyar TL olan bütçe açığı, 2016’da 29.3 milyar TL’ye ulaştı. MALİye Bakanı, 2017 sonundaki açığın “64 milyar TL’ye ulaşmasını beklediklerini” itiraf etti.
Vergilere yüklendiler, vatandaşın cebine daldırdılar ellerini. Ve yeraltı zenginliklerine gözlerini diktiler. 15 milyar tonluk kömür madenini parçalayarak satacaklardı.
“İş güvenliği daha da azalır, cinayetler daha da artar” dendi, tınmadılar.
“Milletin, ülkenin yüzlerce yıllık geleceğidir bu” dendi, yine tınmadılar.
“Sanayinin, enerjinin can damarı… Çok stratejik ürün bu” dendi. Buna da kulak asmadılar.
Yazdılar torbaya, verdiler Meclis’e kanunlaşsın da satalım haraç mezat diye.
Ekonomiyi böyle kurtaracaklarını sanıyorlardı hâlâ… Ekonomik kriz daha büyük enerji biriktiriyordu oysa. Deprem çok daha yıkıcı olacaktı bu intihar satışlarıyla.
Yapmaları gereken, devletin yatırım ve üretim kapasitesini yeniden kurmaktı oysa.
Yabancılara verilen petrokimya tesislerini derhal devletleştirmek lazımdı.
Yabancılara verilen bankaları devletleştirmek lazımdı.
Yabancılara verilen Telekom’u derhal devletleştirmek lazımdı.
Santral satışlarını derhal durdurmak, satılan elektrik ünitelerini devletleştirmek lazımdı.
Satılan Demir-Çelik fabrikalarını devletleştirmek lazımdı.
Tarımsal sanayiyi yeniden kurmak, gübre, yem, et-balık, süt fabrikalarını işletmek lazımdı.
Bunlar elinizde değilse, ne kadar varlık satarsanız satın, ne ekonomiyi düze çıkarabilirsiniz ne de yatırım yapabilirsiniz. “Stratejik plan”, “seferberlik” gibi süslü ya da afaki isimlerin zerre değeri yoktur, bilesiniz. Satılan her kurum, “seferberliğinizin” intiharıdır.
“Milli seferberlik” deyip madenleri satmak, seferberliğinizin stratejik intiharıdır.