Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 10. Avrupa Bölge Toplantısı, ILO tarihinde görülmemiş büyük bir boykotla İstanbul’da başladı. 3 gün sürecek toplantıya 51 ülkeden yalnızca 4’ünün (Azerbaycan, Belarus, Kazakistan ve Rusya) işçi konfederasyonları katıldı. Avrupa’dan hiçbir sendikanın gelmediği, DİSK ve KESK’in de boykot ettiği toplantıya, Türkiye’den Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen ve Kamu-Sen katıldı. Toplantının açılışında konuşan Başbakan Binali Yıldırım’ın "Sendikalaşmaktan, örgütlü olmaktan korkmayalım" şeklindeki sözleri ise sendikaların tepkisini çekti. 

 

 

Her yıl onlarca işçinin sendikalı olduğu için işten atıldığı, haklarını aramalarının bile engellendiği gerçeğini görmezden gelen Başbakan Yıldırım, şunları söyledi: "Sendikalaşmaktan, örgütlü olmaktan korkmayalım. Hiçbir zararı yok. Yeter ki olaylara bakış ortak olsun. Zıtlaşmakla değil, inatlaşmakla değil… Sendikacılık ideolojik ayrışma anlamına gelmemeli. Sendikacılık temsil ettiğiniz işçilerin hakkını, hukukunu her ortamda, her şart altında savunmak, ülkenin gerçeklerini göz ardı etmemek ve işveren-işçi-işyeri gerçeğini, o altın üçgeni asla bir yerinden koparmamak. Bunu başardığımızda her sorunun üstesinden geliriz." 

 

 

Sendikacılığın nasıl yapılması gerektiğine dair söylemlerde de bulunan Yıldırım, "Artık sendikacılık, ücret sendikacılığı olmaktan çıkmıştır. O çok eskidendi, 30-40 yıl önceydi. ‘Ben alacağım ücrete bakarım, gerisi beni ilgilendirmez’ anlayışı bitmiştir. Şimdi işyeri ve işin devamı, işverenin ne kadar sorumluluğundaysa, çalışanların ve çalışanları temsil eden sendikaların da o kadar sorumluluğundadır. Zira eğer işyeri devam edemezse bu sefer ne işçi kalır, ne de işçi haklarından bahsedebiliriz" diye konuştu. 

 

 

Yıldırım, uluslararası sendikal örgütlerin boykot kararına gerekçe olarak gösterdiği OHAL uygulamalarını ve ihraçları da savundu: "Devlet içinde, yargıda, orduda, poliste, bürokraside yuvalanan ve bu darbe girişimi içinde olanlarla öyle veya böyle ilişkide olan bu unsurların temizlenmesi, bir ülkenin en doğal hakkıdır. Bunun en yakın örneği Almanya’nın birleşmesinde görülmüştür. Doğu Almanya, Batı Almanya birleştiği andan itibaren 500 bin kamu çalışanının bir günde işine son verildi. Kimse Almanya’yı protesto etmedi, bir şey söylemedi. Maalesef Türkiye’de çifte standartlı yaklaşımı görmek bizi üzüyor." 

 

Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu savunan Yıldırım, "Bu tasfiye işinde haksızlığa uğramış olanlar olabilir. Yine hukuk devleti içerisinde buna da bir mekanizma getirdik. İtirazlar gelsin, bunlar incelenecek ve haksızlığa uğramış olan varsa bunlar da tekrar işlerine dönebilecekler. Hâlâ tatmin olmayanlar varsa onlarda da yargı yolu açılacak. Şu anda OHAL uygulaması içerisindeyiz. Yargı yolu kapalı. Bu mekanizmayla yargı yolunu da açmış oluyoruz" dedi. 

 

EĞİTİMi ekonominin ihtiyacı ve toplumun talepleri doğrultusunda sürekli yenilediklerini de öne süren Yıldırım, "Bu dönemde büyük önem verdiğimiz genç işsizliğinin önüne geçmek için yeni hedefimiz ulusal genç istihdam stratejisi. Hükümet olarak istihdam alanındaki temel yaklaşımımız daha fazla, daha nitelikli iş imkânı oluşturmaktır. Burada çalışma barışı ve çalışanlarımızın huzuru bizim önceliğimizdir" şeklinde konuştu.

 

 

 

TOPLANTIDA konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu ise işsizlik oranlarını düşük göstermek amacıyla işsizlerin geçici süreyle ve pek çok haktan yoksun biçimde istihdam edildiği programları savundu. Sarıeroğlu, "2017 yılı sonuna kadar Aktif İşgücü Programları kapsamında uyguladığımız işbaşı eğitim, mesleki eğitim, girişimcilik ve toplum yararına programlardan toplam 800 bin işsizin faydalanmasını bekliyoruz" dedi. ILO Genel Ryder ise Türkiye’nin en çok mülteci kabul eden ülke olduğuna vurgu yaparak, "2016 yılında Harran’da mülteci kampını ziyaret ettiğim zaman Türk halkının zor durumdaki bu insanlara ne kadar dayanışma, şefkat ve yardım elini uzattığını gördüm" ifadelerini kullandı.

 

 

BAŞBAKAN Binali Yıldırım’ın "Sendikalaşmaktan, örgütlü olmaktan korkmayalım", "Ücret sendikacılığı bitmiştir" gibi ifadeler kullanması, sendikaların tepkisini çekti. Evrensel’e konuşan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, şunları kaydetti: "Başbakan ‘Ücret sendikacılığı bitmiştir’ derken ‘Az ücret isteyin, parasal haklarla uğraşmayın’ demeye getiriyor. Sendikalar hem ücret talebinde bulunacaktır hem de işçilerin, çalışanların, toplumun sorunları için mücadele edecektir. Sendikalaştığı için işten atılan binlerce üyemiz varken, atanan kayyumlar tarafından sırf DİSK’li oldukları için iş akitleri feshedilen üyelerimiz varken, grevlerimiz birbiri ardına yasaklanırken, iş cinayetleri katliam boyutuna varmışken ‘sendikalaşmaktan korkmayalım’ demek ise aklımızla alay etmektir."