AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “OHAL’i iş dünyamız daha iyi çalışsın diye yapıyoruz. Grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz” şeklindeki itirafına tepkiler sürüyor. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, “Grev tehdit değil haktır! OHAL grev yasaklama bahanesi haline gelmiştir, kaldırılmalıdır!” dedi. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay da grev hakkının işçilerin büyük mücadelelerle elde ettiği, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile güvence altına alınmış bir hak olduğunu vurguladı.
Erdoğan, önceki gün Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin toplantısında sermaye temsilcilerine seslenmiş; “Olağanüstü hali biz iş dünyamız daha iyi çalışsın diye yapıyoruz. Grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade ile anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Bunun için kullanıyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
Erdoğan’dan bir dizi itiraf
Erdoğan’ın bu itirafına işçi konfederasyonları tepki gösterdi. DİSK Genel Başkanı Beko, dün yazılı açıklama yaparak, “Erdoğan bu sözleriyle OHAL’in kimlere hizmet ettiğini açıkça ve samimiyetle ifade etmiştir. Bu açıklamalar malumun ilanıdır ve bir dizi itirafı barındırmaktadır” dedi.
Beko, bu bir dizi itirafı özetle şöyle açıkladı:
» Grev ertelemelerinin gerekçelerinin uydurma olduğu itiraf edilmiştir. AKP iktidarı döneminde 13, OHAL döneminde 5 grev, ‘milli güvenliği’, ‘genel sağlığı’ veya ‘finansal istikrarı bozucu’ olduğu gibi gerekçelerle ertelenmiş, aslında yasaklanmıştır. Erdoğan’ın son açıklamaları, grev yasaklarının asıl gerekçesinin sağlık veya güvenlik değil, işverenlerin çıkarlarının korunması olduğunun devletin en tepesinden teyit edilmesidir.
» Grevin bir hak değil, tehdit olarak görüldüğü itiraf edilmiştir. Cumhurbaşkanı tarafından ‘tehdit’ olarak tanımlanan grev, 1961 Anayasası’ndan beri bir hak olarak Anayasa’da yer almaktadır. Anayasal bir hak ne zaman ‘tehdit’ kapsamına alınmıştır?
» Anayasa açıkça yok sayılmıştır. Anayasa’nın 104’üncü maddesine göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Anayasa’nın uygulanmasını gözetir. Cumhurbaşkanı’nın görevi anayasal bir hakkı tehdit olarak ilan etmek değil, uygulanmasını gözetmektir. Öte yandan OHAL’in amacı 667 sayılı KHK’de açıkça belirtildiği gibi “darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ve bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.” Grev hakkının bu kapsamda değerlendirilmesi hukuka ve Anayasa’ya açıkça aykırıdır.
» ‘OHAL’in millete karşı ilan edilmediği’ iddiasının doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. Bugün ülke yurttaşlarının en az üçte ikisi ücret gelirleriyle yaşarken, ücretlilerin en önemli ve anayasal hak arama aracı olan grevi hakkı tehdit olarak tanımlanmaktadır. Eğer nüfusumuzun üçte ikisi ‘millet’ olarak görülmüyorsa ‘millet’ kimdir?
» Referandumda ‘hayır’ dememizin haklılığı ortaya çıkmıştır. DİSK, başta grev hakkı olmak üzere sendikal hakların tek kişinin kararıyla gasp edilmesine karşı işçileri HAYIR demeye çağırmıştır. Referandumdan sonra yaşanan gelişmeler ve grev hakkını tehdit olarak gösteren son açıklamalar, DİSK’in bu tespitinin haklılığını gözler önüne sermektedir.
Beko ayrıca, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) son raporuna göre Türkiye’nin 141 ülke içinde çalışanlar için en kötü on ülke arasında yer aldığını hatırlatarak, bu tespitin ve işçilerin ‘adalet’ talebinin haklılığının bir kez daha ortaya çıktığını vurguladı.
Türk-İş: Grev anayasal haktır
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay da yazılı açıklamasında, “Grev hakkı, işçilerin büyük mücadeleler sonunda elde ettiği bir haktır. Onayladığımız uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Anayasamızın da güvencesi altındadır. Greve müdahale, bazı kötü niyetli işverenleri cesaretlendirecek, işçi hak ve özgürlüklerine karşı olumsuz tutumlarını sürdürmeye neden olacaktır” ifadelerini kullandı.