"Sendikalar ve meslek odaları 1 Mayıs etkinliğini en son ne zaman ortak yaptılar" diye sorsak, yeni kuşak "Öyle bir şey mi vardı" diye sorar. Bizim kuşak bile hatırlamakta zorlanır.
Doğrusu şu ki, AKP’nin 2002’de iktidara gelişinden beri, yani 15 yıldır bütün işçi ve memur sendikalarının ve meslek odalarının bir araya geldiği 1 Mayıs yapılmadı, yapılamadı.
SENDİKALAR DARMADAĞIN
"İşçi sınıfı 1 Mayıs’a hangi sorunlarla gidiyor" sorusunun en temel başlığı bu olmalı. Sendikal hareket darmadağın… Hal böyle olunca da, "kızını başıboş bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya kaçar" atasözüne uygun sonuçlar ortaya çıktı. Temel sorunlar için birlikte hareket etme niyeti zayıfladı. Sadece birlikte hareket etme değil, işçi sınıfının sorunları ile ilgilenme de zayıfladı.
Bir kısmı, sendikacılık yapmak, işçiyi savunmak yerine, iktidar partisinin uzantısı gibi. Böyle sendikacılar için kullanılan bir sıfat da vardır. Burada yazmak istemiyorum. Ancak, bu ifadeyi haklı kılacak davranışlar içindeler. İktidar, ezdiği, sömürdüğü, haklarını gasp ettiği işçileri, mitinglerinde çerez bile yaptı. İktidar işçileri, işçi düşmanlığının şakşakçısı durumunda dolaştırırken, bu sendikalar, işçiye bilinç vermediler, hatta iktidarın çerez niyetine aracı oldular.
TAHRİBATLAR
İkinci grup, bölücülüğe karşı sınırı bulandırdı. İşçi sınıfını etnik kökenlerine göre de parçalayacak olan bu sendikacılık, çerezci tutumdan aşağı kalmadı zarar vermekte. Daha da kötüsü, milletimizin emperyalizme karşı bilincinde tahribatlara yol açtı. İşçi sınıfı bölücülüğün, hatta emperyalizmin önünde kalkan yapılmak istendi
Üçüncü tahribat en büyük işçi konfederasyonundaydı. İktidar kah bu konfederasyonun bazı üyelerini zorla yandaş sendikalara geçiriyor, kah bazı sendikalarda darbeler yapıyordu. Yıllar boyu sürdü bu. Konfederasyon, sadece üyelerin gasp edilmesine değil, sendikaların iç işlerine yapılan müdahalelere de karşı birlikte hareket etmedi. Kimi görmezden geldi, hatta kimi destek oldu.
İşte bu dağınıklık ortamı AKP’nin Ulusal İstihdam Stratejisi’ni üretmesine zemin hazırladı.
DÖRT MADDE
Hükümet, 2010 yılı başında, o zamana kadar yürüttüğü ekonomik politikaların kayaya dayandığını, dahası büyük bir iflasın başlayacağını hissedince, krizin yükünü işçi sınıfına yıkmak için üretmişti bu stratejiyi. Hatırlayalım, neydi stratejinin 4 maddesi; 1- Kıdem tazminatında fon uygulamasına geçmek, 2- Alt işverenliği yaymak, 3- Esnek çalışmayı yaymak, 4- Özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi vermek…
Sendikal hareketimizin bu şaşkınlığı ve işçinin yanında durmak yerine iktidarın yanında durmaya varan savrulmalar, stratejinin üç maddesinin uygulanabilmesini sağladı. Taşeron işçilik toplamda 4 milyon kişiye yaklaştı, esnek çalışma yayıldı, köle bürolarına işçi kiralama yasası çıkarıldı.
GASP ETME PLANI
Geldik 2017’ye…
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir ekonomik kriz başladı ve iktidar kamucu ve korumacı ekonomi yerine kamuyu tasfiye etme çizgisini sürdürüyor. Yangına benzin.
Düşündüğü tedbirler, krizin yükünü işçi sınıfının sırtına yıkmaktır. Ne yapmak istiyor sıralayalım:
1- Kıdem tazminatında fon uygulaması…
2- Devlet memuru güvencesini kaldırmak ve performans sistemi…
3- Zorunlu arabuluculuk sistemi…
4- Ücret alacaklarında 5 yıllık, kıdem tazminatında 10 yıllık zaman aşımı süresini 2 yıla indirmek…
5- Taşeron işçilerinin kadro beklentisini, yasadaki haklarını da gasp etmeye çevirmek…
İşçinin elinde kalanları da gasp etme planı…
Hükümete bakılırsa bazıları kapıda…
SİLKİNME ZAMANI
Sendikal hareketin silkinmesi gerek.
Sendikacılar, başında oldukları örgütün işçilere ait olduğunu hatırlamalıdır artık.
İşçi sınıfının sorunları, 1 Mayıs mitingini Kütahya’da yapan ile Ankara’da yapana, Taksim diye tutturan ile evinde yatana göre değişmeyecek.
Sorunlar ortak ve işçi sınıfına büyük bir saldırı planlanıyor.
Ekonomik kriz çok sert geliyor, ülkenin, ekonominin ve işçi sınıfının sorunları çok ama çok artacak.
Silkinme zamandır.
1 Mayıs işçi sınıfımıza ve bütün milletimize kutlu olsun!