DEVLET KONTROLÜNDE SENDİKACILIK
İşçi sınıfının potansiyel gücünün düzen karşıtları tarafından kullanılmasının engellenmesi ve denetim altına alınmasında devletin kullandığı ikinci yöntem, devlet kontrolünde sendikacılıktır.
İşçi sınıfının potansiyel gücünün düzen karşıtları tarafından kullanılmasının engellenmesi ve denetim altına alınmasında devletin kullandığı ikinci yöntem, devlet kontrolünde sendikacılıktır.
100’den fazla eski sendikacıyla 1980’li ve 1990 lı yıllarda sözlü tarih çalışması yaptım Birçoğundan dinlediğim öykü, CHP Sosyal İşler ve Ekonomi Bürosu başkan yardımcısı Sabahattin Selek’in 1947-1948 yıllarında iktisadi devlet teşekküllerinde müdürün odasında ustaları toplayarak onlara sendika kurdurtmasıydı. Sabahattin Selek, emekli süvari üsteğmeniydi. Birkaç yıl önce bu işleri bilen biri, S.Selek’in daha sonraki yıllarda MİT Marmara Bölge Başkanı olduğunu söyledi.
Türkiye Cumhuriyetini kuranlar, 1908-1913 ve 1919-1922 dönemlerinde Rum ve Ermeni milliyetçilerinin sendikaların başına geçerek bu güçten nasıl yararlandığını yaşayarak öğrenmişti. Soğuk Savaş koşullarında acaba kaç devlet görevlisi sendikalarda yöneticilik yapti, sendikal gelişmeler konusunda istihbarat örgütlerine bilgi aktardı ve onların talimatlarını yerine getirdi?
TİM KURAN SENDİKACILAR
Türkiye İşçi Partisinin kumlusuna bakalım. TİP 13 Şubat 1961 günü 12 sendikacı tarafından kuruldu. TİP’in kumcularından biri sendikacı Ahmet Muşlu idi. 7 Şubat 1967 tarihli Ant Dergisinde Ahmet Muşlu’nun ajan olduğu ileri sürüldü. Ahmet Muşlu bu iddiayı 21 Mart 1967 tarihli Ant Dergisinde tekzip etti. Ant Dergisi, 28 Mart 1967 tarihli sayısında Ahmet Muşlu’nun ajanlık iddiasını yineledi. Ahmet Muşlu’dan yeni bir tekzip gelmedi. Şevket Yılmaz 1999 yılındaki Yalova depreminde hayatını kaybetti. Türkiye sendikacılık hareketinde çok önemli bir isimdi.
1954 yılında Bursa’da kumlu Mensucat Sanayi İşçileri Sendikası genel başkanlığına getirilmiş, 1965-1995 döneminde Teksif genel başkanlığı ve 1982-1992 döneminde de Türk-İş genel başkanlığı görevini üstlenmiş, 1969-1973 döneminde Adalet Partisinden Adana milletvekilliği yapmış bir kişiydi. 1988 yılı başlarında kamuoyunun gündemine bir "MİT Raporu" geldi. Daha sonraki yıllarda Mehmet Eymür tarafından hazırlandığı ifade edilen raporun bir yerinde, Şevket Yılmaz’ın "TEŞKİLATın (MİT) en iyi ajanlarından biri" olduğu ileri sürülüyordu. Bu konu o tarihlerdeki gazetelerde çeşitli biçimlerde yer aldı.
Hürriyet Gazetesinde "Bu da, MİT Müsteşarı’nın İstifası" başlıklı yazıda bu iddiaya yer veriliyordu (21.2.1988). Bekir Coşkun, Günaydın Gazetesi’ndeki "Dokuzuncu Köy" köşesinde bu iddiayı ele aldı ("İşçiler ve MİT," 22.2.1988). Milli Gazete de "Yılmaz, MİT Ajanı mı?" sorusunu haber başlığına çıkardı (28.2.1988). Şevket Yılmaz bu iddiaları tekzip etmedi; bu yazılan yazanlar aleyhinde tazminat davası açmadı. Bu iddianın unutulmasını istedi. Eğer bu iddia doğruysa, Teksif gibi bir dönem yüz binlerle ifade edilen tekstil işçisini temsil eden bir sendikanın ve Türk-İş’in tepesinde uzun yıllar bir devlet görevlisi bulunuyordu.
DİSK DİSK’in kurulmasından kısa bir süre sonra, Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Tetkik Kurulundan kendisine bağlı bölge başkanlıklarına bir yazı gönderildi. 24 Şubat 1967 günü Kurul Başkanı Tuğgeneral Recai Engin imzasıyla Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığına gönderilen yazıda çeşitli konularda bilgi talep ediliyor ve "Bu teşekküle üye olmuş teşkilat mensubunuz var mı?" sorusu soruluyordu. Fehmi Işıklara ilişkin bazı iddiaları da hatırlamakta yarar var. Günümüzdeki devlet görevlisi sendikacılar işçi sınıfı mücadelesine kazanılabilir mi?